Hearing the joke, he burst into laughter.
- Fıkrayı duyduğunda, kahkahaya boğuldu.
The audience roared with laughter.
- İzleyici kahkaha ile güldü.
I couldn't help laughing out.
- Elimde olmadan kahkahayla güldüm.
The demon grabbed my sister and, with howling laughter, cast her into a bottomless pit.
- Şeytan kız kardeşimi yakaladı ve, muazzam bir kahkahayla, onu dipsiz bir çukura fırlattı.
I'm so busy laughing and crying every day I don't have time to study.
- Her gün kahkaha atmakla ve ağlamakla çok meşgulüm bu yüzden ders çalışmak için zamanım yok.
The crowd erupted into laughter.
- Kalabalık kahkahalara boğuldu.
On the speaker's saying so, the audience burst out into laughter.
- Konuşmacı öyle söylediğinde seyirci kahkahalara boğuldu.