kaburgalı

listen to the pronunciation of kaburgalı
Türkçe - İngilizce
ribbed
costate
kaburgalı tonoz
ribbed vault
kaburgalı tonoz arch
ribbed vault
kaburga
rib

He elbowed me in the ribs. - O, kaburgalarıma dirsek vurdu.

I just cracked a rib. - Az önce bir kaburga kırdım.

kaburga
(Askeri) frame
kaburga
(Gıda) spare rib
kaburga
(Gıda) ribs

It looks like Tom has broken a couple of ribs. - Tom birkaç kaburga kırmış gibi görünüyor.

Tom gave Mary a kick in the ribs. - Tom, Mary'nin kaburgalarına bir tekme attı.

kaburga
sparerib

Tom doesn't like greasy food such as spareribs. - Tom kaburga gibi yağlı gıdaları sevmez.

kaburga
arch. rib (of a vault)
kaburga
rib cage
kaburga
frame (of a timber ship)
kaburga
rib; frame
kaburga
(Anatomi) costa
Türkçe - Türkçe

kaburgalı teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

KABURGA
(Osmanlı Dönemi) Gemi, sandal, kayık gibi deniz nakil vasıtalarının hayvan kaburgasına benzeyen ve omurga üzerine kaldırılan eğri ağaçları
KABURGA
(Osmanlı Dönemi) Göğüs kemiklerinin beheri. Göğüs kemiklerinin bel kemiğine bağlanmak suretiyle meydana getirdikleri şeklin bütünü
kaburga
bakınız: eğe
kaburga
Eğe kemiklerinin oluşturduğu kafes
kaburga
Gemilerde dış kaplamanın dayandığı iskelet
kaburga
Eğe kemiklerinin oluşturduğu kafes: "Yüreğinde heyecan büyüdü büyüdü, göğsüne sığmayan bir gürültü kaburgalarını parçalayacaktı."- H. Z. Uşaklıgil
kaburga
Eğe. Gemilerde dış kaplamanın dayandığı iskelet
kaburgalı