kabul edilmek

listen to the pronunciation of kabul edilmek
Türkçe - İngilizce
make the cut
get across
go through
accepted

Entries are now being accepted. - Girişler artık kabul edilmektedir.

MasterCard and Visa are accepted. - MasterCard ve Visa kabul edilmektedir.

be approved of
pass muster
be accepted

Tom wanted to be accepted. - Tom kabul edilmek istedi.

gain admission
take
1. to be accepted. 2. to be received (into someone's presence)
be admitted

Where should I go to be admitted into the emergency room? - Acil servise kabul edilmek için nereye gitmeliyim?

carry
kabul et
(Konuşma Dili) let's face it
diye kabul edilmek
pass for
kabul et
agree

The girl's parents agreed to her request. - Kızın ebeveynleri onun ricasını kabul etti.

He didn't agree to my proposal. - Teklifimi kabul etmedi.

kabul edilme
acceptance
kabul et
{f} admitted

Tom admitted that he murdered Mary. - Tom Mary'yi öldürdüğünü kabul etti.

Everyone admitted that the earth is a sphere. - Herkes dünyanın bir küre olduğunu kabul etti.

kabul et
{f} conceding
kabul et
concede

The professor I was arguing with finally conceded and said I was right. - Tartıştığım profesör sonunda haklı olduğumu kabul etti.

The accountant would not concede the mistake. - Muhasebeci hatayı kabul etmezdi.

kabul et
{f} postulated
kabul et
acquiesce
kabul et
{f} agreed

President Roosevelt agreed to help. - Başkan Roosevelt yardım etmeyi kabul etti.

Well, OK, Willie finally agreed. - Tamam, pekala, Willie nihayet kabul etti.

kabul et
accept

They accepted her as the city's best doctor. - Onlar onu şehrin en iyi doktoru olarak kabul ettiler.

We must accept life, for good or for evil. - İster iyi olsun ister kötü olsun hayatı kabul etmeliyiz.

kabul et
{f} accepted

I had the article accepted by a travel magazine. - Ben, makaleyi bir seyahat dergisi tarafından kabul ettirdim.

They accepted her as the city's best doctor. - Onlar onu şehrin en iyi doktoru olarak kabul ettiler.

kabul edilme
(Hukuk) recognition
kabul et
intromit
kabul et
conceded

The professor I was arguing with finally conceded and said I was right. - Tartıştığım profesör sonunda haklı olduğumu kabul etti.

resmen kabul edilmek
go through
kabul edilmek