kabak

listen to the pronunciation of kabak
Türkçe - İngilizce
zucchini

What did you have for dinner? Grilled shrimp and baked zucchini with garlic sauce over rice noodles. - Akşam yemeğinde ne yedin? Izgara karides ve pirinç erişte üzerinde sarımsak soslu fırında pişmiş kabak.

I'm sick and tired of eating zucchinis every day. - Ben her gün kabak yemekten gerçekten bıktım.

squash

This squash smells like melon. - Bu kabak kavun gibi kokuyor.

Parsnips, squash, carrots, peas and sweet potatoes are considered starchy vegetables. - Yabani havuç, kabak, havuç, bezelye ve tatlı patates nişastalı sebzeler olarak kabul edilmektedir.

pumpkin

Do you want some pumpkin pie? - Biraz kabak turtası ister misin?

Is eating raw pumpkin safe? - Çiğ kabak yemek güvenli midir?

bald
marrow, vegetable marrow, marrow squash, squash, courgette, zucchini, gourd, pumpkin; bold, bare" " dazlak, tüysüz; (kavun, karpuz) unripe, tasteless
vegetable marrow
tasteless
marrow
bare
gourd

You don't get eggplants from a gourd vine. - Bir kabak asmasından patlıcan almazsın.

(Botanik, Bitkibilim) cucurbita
bold
(Botanik, Bitkibilim) cucurbita pepo
boorish, awkward
squash; vegetable marrow, zucchini; pumpkin; gourd
(Tabiat Doğa) (bitki, Fam: kabakgiller) squash, pumpkin
unripe
hashish pipe
tasteless, unripe (watermelon)
front
ago
courgette
pennyroyal
kabak tadı vermek
bore
kabak tadı vermek
cloy
kabak dolması
(Gıda) stuffed zucchini
kabak kafalı
baldheaded
kabak kızartması
(Gıda) fried zucchini
kabak sakız
(Gıda) marrow
kabak tadı vermek
become boring
kabak tatlısı
(Gıda) oven baked pumpkin in syrup
kabak çekirdegi yağı
pumpkin seed oil
kabak çekirdeği
(Gıda) pumpkin seeds
kabak çekirdeği
(Botanik, Bitkibilim) semen cucurbitae
kabak çiçeği
(Gıda) squash blossoms
kabak çiçeği
(Gıda) zucchini blossoms
kabak çiçeği dolması
(Gıda) stuffed squash blossoms
kabak graten
roasted zucchini
kabak yemeği
pumpkin dinner
kabak çekirdeği
Pumpkin seed
kabak bastısı
stewed vegetable marrow
kabak başına patlamak
be left holding the baby
kabak başına patlamak
carry the can
kabak başına patlamak
bear the brunt of
kabak başına patlamak
be left holding the bag
kabak başına patlamak
absorb the main blow
kabak başına patlamak
to carry the can
kabak başına/başında patlamak
colloq . to bear the brunt of something; to catch the blame for something
kabak dolma, kızartma
(Gıda) squash zucchini
kabak dolması
stuffed squash
kabak dolması
stuffed courgettes
kabak gibi
(deyim) as bald as a coot
kabak gibi
1. bald. 2. bare. 3. tasteless
kabak gibi
(deyim) thin on top
kabak gibi
(deyim) like a sitting duck
kabak gibi ortada olma
flagrancy
kabak graten piliçti
(Gıda) squash with chicken au gratin
kabak kafalı
1. bald. 2. having a shaved head. 3. stupid
kabak kafalı
bald, baldheaded
kabak kalyası
squash cooked in butter
kabak kızartması
fried squash
kabak kızartması
fried marrows
kabak musakka
(Gıda) squash ragout
kabak musakka
(Gıda) stewed zucchini moussaka
kabak musakkası
a dish made with squash, ground meat, and onions
kabak mücveri
(Gıda) fried zucchini patties
kabak tadı veren
long-winded
kabak tadı veren
longwinded
kabak tadı veren
threadbare
kabak tadı vermek
pall
kabak tadı vermek
to become boring, to pall, to cloy
kabak tadı vermek
pall on
kabak tadı vermek
to become boring, become uninteresting, lose its appeal
kabak tatlısı
a dessert prepared with boiled pumpkin, walnuts, and sugar
kabak tatlısı
pumpkin with syrup and walnuts
kabak tavası
(Gıda) fried squash slices
kabak yemeği
(Gıda) zuccuni
kabak çekmek
to smoke hashish
kabak çiçeği gibi açılmak
colloq . to start behaving too unconstrainedly
kabak çiçeği gibi açılmak
to become free and easy
kabak çiçeği gibi açılmak
become free and easy
kabak çıkmak
turn out to be tasteless
kabak çıkmak
to turn out to be tasteless
kabak çıkmak
(for a melon) to turn out to be unripe
kara kabak
black pumpkin
etli kabak dolması
(Gıda) stuffed squash
dolmalık kabak
zucchini
dolmalık kabak
courgette
fare deliğe sığmamış, bir de kuyruğuna kabak bağlamış
(Konuşma Dili) 1. He has taken on some new responsibilities and he can't handle what he already has. 2. He himself was unwelcome, and then he brought a friend along
sıçan deliğe sığmamış, bir de kuyruğuna kabak bağlamış
(Konuşma Dili) 1. He himself is unwelcome, and then he ups and brings along a friend. 2. He can't do the job he has in hand, and now he's taken on another job. 3. He's taken somebody under his wing, even though he himself is someone else's dependent
yabani kabak
(Tabiat Doğa) (bitki, Fam: kabakgiller) [syn.: yabani kabak, şeytan şalgamı, akasma] European / black-berried white bryony
yalınayak, başı kabak
1. bareheaded and barefoot. 2. clothed in rags
yeşil kabak
zucchini
Türkçe - Türkçe
Kabak kemane
Ham, tatsız
Kabakgillerden, birçok türleri olan bir bitki (Cucurbita)
Tırtılları aşınarak yüzeyi düzleşmiş olan
Kısa boynuzlu hayvan
Ham, tatsız (kavun, karpuz)
Esrarkeşlerin kullandığı bir çeşit nargile
Küçük kasaba
Tırtılları aşınarak yüzeyi düzleşmiş olan (taşıt lastiği)
Bilgisiz, görgüsüz, kaba
Bu bitkinin türlerine göre yemeği ve tatlısı yapılan ürünü
Kabak kemane: "Siperin içinde birkaç nefer ayakta ileriye bakıyor, öbürleri aşağı oturmuş konuşuyorlar, gülüyorlar, türkü söylüyorlar, kabak çalıyorlar."- Ö. Seyfettin
Tırtılları aşınmış taşıt lastikleri için kullanılan sözcük
Tüysüz, dazlak
Tüysüz, dazlak: "Kaba kabak gibi tıraşlı!"- H. E. Adıvar
lamer
(Osmanlı Dönemi) KAR'
(Osmanlı Dönemi) DÜBBA'
kabak kafalı
Saçları ustura ile kazınmış
kabak kafalı
Saçları dökülmüş, dazlak
kabak kafalı
Aptal, budala
kabak kemane
Gövdesi uzunlamasına ikiye bölünen su kabağının üzerine ince bir deri gerilerek yapılan, üç telli, yayla çalınan bir halk çalgısı
kabak tadı
Beğenilmeyen, bıkkınlık veren durum
kabak tatlısı
Soyulmuş, çekirdekleri çıkarılmış ve parmak kalınlığında kesilmiş bal kabağının ağır ateşte şekerle uzun süre pişirilmesi ve üzerine ceviz, fındık, Antep fıstığı vb. serpilmesiyle hazırlanan bir tür tatlı
kabak çekirdeği
Bal ve sakız kabağının tohumu
kabak çekirdeği
Genellikle vakit geçirmek için yenilen kuru yemiş çeşidi
kabak çiçeği
Kabak bitkisinin açık turuncu renkli çiçeği