kızgın teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- mad
Why are you mad at me?
- Niçin bana kızgınsın?
Your wife is mad at you.
- Eşiniz size çok kızgın.
- hot
Tom is likely to be hot.
- Tom muhtemelen kızgın olacak.
- angry
Tom ran as fast as he could to escape from the angry bear.
- Tom kızgın ayıdan kaçmak için elinden geldiği kadar hızlı koştu.
When angry, count ten; when very angry, a hundred.
- Kızgınsan ona kadar; çok kızgınsan yüze kadar say.
- furious
The governor of Texas was furious.
- Teksas valisi kızgındı.
Republicans were furious.
- Cumhuriyetçiler çok kızgındı.
- annoyed
His tone was very annoyed.
- Onun tonu çok kızgındı.
Tom seems to be annoyed with himself.
- Tom kendisine kızgın görünüyordu.
- frowning
- surly
- (Konuşma Dili) in a bad temper
- superheated
- infuriated
- estral
- (Otomotiv) scalding
- burning
- exercise
- belligerent
- exercised
- heated
- glowing
- hot, red-hot; angry, furious, cross, black; in heat, in rut
- huffy
- red hot
- red
- hot-blooded
- boiling
- indignant
Tom looked indignant.
- Tom kızgın görünüyordu.
- cross
When my wife crosses her arms and taps her foot I know she's angry.
- Karım kollarını bağladığında ve ayağını yere vurduğunda, onun kızgın olduğunu biliyorum.
- flaming
- black
Why does he look black?
- O niçin kızgın görünüyor?
- ardent
- ireful
- fervent
- dyspeptic
- irate
- fierce
Savages fear the appearance of a fierce wild beast.
- Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.
Tom gave me a fierce look.
- Tom bana kızgın bir görüntü verdi.
- indignantly
- fiery
- angry with
Sue's very angry with you, my new waitress said.
- Sue size çok kızgın, yeni garson kız söyledi.
Thunder has been explained scientifically, and people no longer believe it is a sign that the gods are angry with them, so thunder, too, is a little less frightening.
- Gök gürültüsü bilimsel olarak açıklanmıştır, ve insanlar onun tanrıların insanlara kızgın olduğunun bir işareti olduğuna artık inanmıyorlar, bu yüzden gök gürültüsü de biraz daha az korkutucudur.
- inflamed
- estral, in heat; in rut
- baking
- red-hot, red or glowing with heat
- pissed off [sl.]
- incensed
- roasting
- huffish
- ratty
- wild
Savages fear the appearance of a fierce wild beast.
- Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.
- hot under the collar
- shirty
- {i} infuriating
- enraged
- red-hot
- exasperated
The nineties generation in tennis has been utterly useless so far, exasperated fans say.
- Teniste doksanlı nesil şimdiye kadar son derece başarısız oldu, kızgın hayranlar söylüyor.
- redhot
- in a pet
- narky
- in a tiff
- hot blooded
- {s} sore
- {s} vexed
- {s} resentful
Sami was a little resentful because he worked so much.
- Sami çok çalıştığı için biraz kızgındı.
- {s} wroth
- rampageous
- {s} snappish
- whitehot
- must
Tom must be angry with Mary for what she did.
- Tom söylediğinden dolayı Mary'ye kızgın olmalı.
Tom must be furious with Mary.
- Tom Mary'ye kızgın olmalı.
- in a glow
- kızgın bir şekilde
- wrathfully
- kızgın boğa
- raging bull
- kızgın buhar
- (Gıda,Teknik) superheated vapor
- kızgın buhar soğutucusu
- desuperheater
- kızgın mısın
- are you angry
- kızgın olmak
- be angry at
- kızgın su
- superheated water
- kızgın bir demirle hayvan derisine damga vurmak
- anchored to an angry stamp of animal skins
- kızgın olmamak
- Not to be angry
- kızgın bakış
- black look
- kızgın bakış
- black looks
- kızgın bir biçimde
- resentfully
- kızgın bir biçimde
- glowingly
- kızgın bir sesle söylemek
- rasp
- kızgın bir şekilde
- angrily
Sami angrily denied he was in Layla's apartment that night.
- Sami o gece Leyla'nın dairesinde olduğunu kızgın bir şekilde yalanladı.
Mary stomped her foot angrily.
- Mary kızgın bir şekilde ayağını yere vurdu.
- kızgın bir şekilde
- furiously
He reacted furiously.
- O, kızgın bir şekilde tepki verdi.
- kızgın buhar
- superheated steam
- kızgın buharla kurutma
- (Gıda) superheated steam drying
- kızgın buharla kurutma
- superheated-steam drying
- kızgın bulut
- nuée ardente
- kızgın bulut
- cloud of volcanic smoke and ashes
- kızgın dam prov
- Turkish bath
- kızgın demir
- brand
- kızgın demirle tahta işlemesi
- poker work
- kızgın fil
- must
- kızgın görünmek
- look like the wrath of god
- kızgın iken kırılan
- red short
- kızgın kadın
- fury
- kızgın kızgın
- angrily
- kızgın levha
- hot plate
- kızgın nokta
- hot spot
- kızgın olmak
- to be angry (with)
- kızgın olmak
- be in a wax
- kızgın olmak
- be angry with smb
- kızgın olmak
- be mad
- kızgın su buharı
- super heating
- kızgın sulu ısıtma
- hot-water heating
- kızgın tel
- hot wire
- kızgın tel yöntemi
- hot wire method
- kızgın telli ampermetre
- hot-wire ammeter
- kızgın telli ampermetre
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) thermal ammeter
- kızgın telli ampermetre
- hot-wire amrneief
- kızgın telli anemometre
- hot wire anemometer
- kızgın telli manometre
- hotwire manometer
- kızgın telli röle
- hot-wire relay
- kızgın telli sayaç
- hot-wire meter
- kızgın yağda boyama
- hot-oil dyeing
- kızgın yağda haşlama
- deep-frying
- kızgın yağda pişirme
- deep-frying
- kızgın yüzey
- hot surface
- kızgın çözgenle kurutma
- superheated-solvent drying
- kızgın çözgenle kurutma
- (Gıda) superheated solvent drying