kızararak

listen to the pronunciation of kızararak
Türkçe - İngilizce
blushingly
In an blushing manner; in a manner that evokes a blush
In a blushing manner; with a blush or blushes; as, to answer or confess blushingly
while blushing
while blushing; "she stated her name blushingly
kızar
{f} fried

Tom loves fried chicken. - Tom, kızarmış tavuk seviyor.

On the table, there was a plate with three fried eggs on it. - Masada üzerinde üç kızarmış yumurta bulunan bir tabak vardı.

kızar
become red
kızar
fry

Tom burned his fingers on a hot frying pan. - Tom sıcak bir kızartma tavasında parmaklarını yaktı.

Tom offered Mary a French fry and she took one. - Tom Mary'ye bir Fransız kızartma sundu ve o bir tane aldı.

kızararak