kızım

listen to the pronunciation of kızım
Türkçe - İngilizce

kızım teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

kız
girl

His girlfriend is Japanese. - Onun kız arkadaşı Japon.

Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me. - Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.

kızım ile beraberim
I am with my daughter
kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla/dinle/işit
(Konuşma Dili) Since he couldn't say this directly to her, he said it to someone else in the hope that she would listen in and get the message
kız
{i} bird

He looks like the yellow angry bird. - O sarı kızgın kuş gibi görünüyor.

Why is this bird called a robin redbreast? - Bu kuşa neden kızılgerdan diyorlar?

kız
daughter

He was impatient to see his daughter. - Kızını görmek için çok sabırsızdı.

A good daughter will make a good wife. - İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.

kız
judy

That girl whose hair is long is Judy. - Saçı uzun olan kız Judy.

That girl who has long hair is Judy. - Uzun saçlı o kız Judy'dir.

kız
skirt

These girls use white skirts. - Bu kızlar beyaz gömlek kullanıyor.

Mary was the only girl wearing a skirt. - Mary etek giyen tek kızdı.

kız
queen

Once upon a time there lived a king and queen who had three very beautiful daughters. - Bizr zamanlar, üç çok güzel kızı olan bir kral ve kraliçe yaşardı.

I've got a queen of hearts. - Benim bir kupa kızım var.

kız
resent

I feel resentment against your unwarranted criticism. - Haksız eleştirine karşı kızgınlık hissediyorum.

There was enormous resentment over high taxes. - Yüksek vergiler hakkında büyük bir kızgınlık vardı.

kız
lass
kız
bridle up
kız
wench
kız
picture card
kız
virgin

In the Torah Lot offers his virgin daughter's to be gang raped. - Tevrat'ta Lut, bakire kızını toplu tecavüze uğraması için sunuyor.

I want to marry a virgin girl. - Bakire bir kızla evlenmek istiyorum.

kız
bridle at
kız
puss
kız
gırl

His girlfriend is Japanese. - Onun kız arkadaşı Japon.

He married a Canadian girl. - O, Kanadalı bir kızla evlendi.

kız
country girl
kız
girl's
hadi kızım sen yaparsın
attagirl
kız
chick

Tom loves fried chicken. - Tom, kızarmış tavuk seviyor.

I saw a video of a man who can fry chicken without using tongs. - Maşa kullanmadan tavuk kızartabilen bir adamın videosunu izledim.

kız
female

Tom has a lot female friends. - Tom'un çok sayıda kız arkadaşı var.

That teacher tends to be partial to female students. - Şu öğretmen kız öğrencilere düşkün olma eğilimindedir.

kız
(iskambil) queen
kız
Miss

I really miss my girlfriend. - Kız arkadaşımı gerçekten özlüyorum.

In November of 1996, Mars Global Surveyor began a 10 month mission to the Red Planet. - Mars Global Surveyor Kasım 1996'da kızıl gezegene olan 10 aylık bir göreve başladı.

kız
maid

What's your mother's maiden name? - Annenin kızlık soyadı nedir?

Mary went back to using her maiden name. - Mary tekrar kızlık adını kullanmaya başladı.

kız
maiden

Mary's maiden name is Jackson. - Mary'nin kızlık soyadı Jackson'dur.

What's your mother's maiden name? - Annenin kızlık soyadı nedir?

kız
virgin, maiden
kız
lassie
kız
chicken

Tom bought a bucket of extra-spicy fried chicken and a container of coleslaw. - Tom bir ekstra-baharat kovası, kızarmış piliç ve bir konteyner lahana salatası ısmarladı.

Tom loves fried chicken. - Tom, kızarmış tavuk seviyor.

kız
babe
kız
playing cards queen
kız
bunny

Mary wore bunny slippers. - Mary kız terlikleri giydi.

Tom gave his daughter a stuffed bunny. - Tom kızına bir doldurulmuş tavşan verdi.

kız
gal
kız
girl; daughter, girl; queen; virgin, maiden
kız
jenny
kız
colleen
kız
sheila
kız
jill

Jill is the only girl in our club. - Jill Kulübümüzde tek kız.

kız
demoiselle
Türkçe - Türkçe

kızım teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

Kız
bint
kız
Dişi cinsten birine daha yaşlı biri tarafından seslenilirken kullanılır
kız
Dişi
kız
Dişi çocuk
kız
Dişi cinsten birine daha yaşlı biri tarafından kullanılan bir seslenme sözü: "Sesleri işitiyor musun, kızım?"- F. R. Atay. İskambil kâğıtlarında kız resimli kâğıt
kız
İskambil kâğıtlarında kız resimli kâğıt
kız
Dişi çocuk: "Düşüncesi bu noktaya gelince birdenbire Azize'nin küçük kızını hatırladı."- H. E. Adıvar
kız
Cinsel ilişkide bulunmamış dişi, kız oğlan kız, erden, bakire: "Bulursam namuslu bir kızla evleneceğim."- B. R. Eyuboğlu
kız
Cinsel ilişkide bulunmamış dişi, kız oğlan kız, erden, bakire
kızım