In the sixteenth century Ottoman Turks attempted to construct a canal in Egypt to unite Mediterranean Sea and Red Sea.
- On altıncı yüzyılda Osmanlı Türkleri Akdeniz ve Kızıldeniz'i birleştirmek için Mısır'da bir kanal inşa etmeye teşebbüs ettiler.
They contributed money to the Red Cross.
- Kızıl Haç'a para bağışladılar.
Several hundred years ago, scarlet fever epidemics killed thousands of people throughout the continent.
- Birkaç yüzyıl önce kızıl hastalığı salgını kıtanın her yanında binlerce insanı öldürdü.
Several hundred years ago, scarlet fever epidemics killed thousands of people throughout the continent.
- Birkaç yüzyıl önce kızıl hastalığı salgını kıtanın her yanında binlerce insanı öldürdü.
I like to be a redhead.
- Ben kızıl saçlı olmaktan hoşlanırım.
Tom is a redhead, isn't he?
- Tom kızıl saçlı, değil mi?
She was a member of the Red Army Faction.
- O, Kızıl Ordu Fraksiyonu'nun bir üyesiydi.
Tom has a mahogany desk.
- Tom bir kızıl kahverengi sıraya sahip.
Tom is the one with red hair.
- Tom kızıl saçlı biridir.
John kissed any woman with red hair.
- John kızıl saçlı bir kadını öptü.