His cottage is on the coast.
- Onun kulübesi kıyıda.
Our hotel faces the coast.
- Otelimiz kıyıya bakar.
The promenade is parallel to the shore.
- Mesire yeri kıyıya paraleldir.
The next day the wreck of the ship was discovered on the shore.
- Ertesi gün geminin enkazı kıyıda hulundu.
The city lies on the border of the coastal area and the neighboring highland.
- Kent, kıyı bölgesi ve komşu dağlar arasındaki sınırda yer alıyor.
The seashore looks particularly romantic in the moonlight.
- Deniz kıyısı özellikle ay ışığında romantik görünüyor.
The long coastline of the city contains sand and gravel.
- Kentin uzun kıyı şeridi kum ve çakıl içerir.
Many locations, despite being situated near coastlines, have fairly extreme climates.
- Birçok yer, kıyı şeridine yakın olmalarına rağmen oldukça ekstrem iklimlere sahiptir.
The coast of the French Riviera has very beautiful beaches.
- Fransız Rivierası kıyısının çok güzel plajları vardır.
The whole Baltic coast of Poland is made up of sandy beaches.
- Polonya'nın bütün Baltık kıyıları kumsallardan oluşur.
His house is on the bank of the river.
- Onun evi nehrin kıyısında.
My house is on the south bank of the Thames.
- Evim Thames'in güney kıyısında.
Instead of going ashore, we stayed on the ship.
- Kıyıya gitme yerine gemide kaldık.
Tom said he isn't going ashore.
- Tom kıyıya gitmediğini söyledi.