kısaca

listen to the pronunciation of kısaca
Türkçe - İngilizce
shortly

Describe yourself shortly in Chinese. - Çince kısaca kendinizden bahsedin.

The secretary answered me shortly. - Sekreter beni kısaca cevapladı.

briefly

To put it briefly, she turned down his proposal. - Kısaca söylemek gerekirse, o, onun önerisini geri çevirdi.

Can you explain it briefly? - Onu kısaca açıklayabilir misin?

in short

In short, all our efforts resulted in nothing. - Kısacası, tüm çabalarımız boşa gitti.

In short, I disagree. - Kısacası, ben katılmıyorum.

shortly, briefly, in short; quite short
in short, briefly
for short

My name is Robert, so they call me Bob for short. - Benim adım Robert, bu nedenle bana kısaca Bob derler.

Margaret is called Meg for short. - Margaret'e kısaca Meg denir.

in a nutshell
nutshell
curtly
brief

To put it briefly, she turned down his proposal. - Kısaca söylemek gerekirse, o, onun önerisini geri çevirdi.

In brief, you should have accepted the responsibility. - Kısacası, sorumluluğu kabul etmeliydin.

quite short
in fine
concisely
short

Describe yourself shortly in Chinese. - Çince kısaca kendinizden bahsedin.

The project, in short, was a failure. - Proje, kısaca, bir başarısızlıktı.

fleetingly
in brief

In brief, you should have accepted the responsibility. - Kısacası, sorumluluğu kabul etmeliydin.

It was a long letter, but in brief, he said, No. - Uzun bir mektuptu, ama kısaca Hayır. dedi.

concise
in short course
kısaca anlatmak
to hit sb/sth off
kısaca belirterek
put in a nutshell
kısaca gözden geçirme
overview
özet, özet olarak, kısaca, öz
In summary, in brief, brief, concise
Türkçe - Türkçe
Oldukça kısa, biraz kısa: "Mutfakta kısaca boylu, kısıkça sesli, başı yazma yemeni, sırtı örme hırkalı ihtiyarca bir hanımla karşılaştık."- M. Ş. Esendal
Kısa olarak, özetle: "O hafta çocukluk arkadaşı ile iki defa daha kısaca görüşebildi."- O. C. Kaygılı
Kısa olarak, özetle
Oldukça kısa, biraz kısa
kısaca