I visited many parts of England.
- İngiltere'nin birçok kısımlarını ziyaret ettim.
They debated other parts of the proposal.
- Teklifin diğer kısımlarını tartıştılar.
Just a small portion.
- Sadece küçük bir kısım.
Parts of the city looked like a disaster zone following the storm.
- Fırtınadan sonra şehrin bazı kısımları afet alanı gibiydi.
Just a small portion.
- Sadece küçük bir kısım.