kırıklar

listen to the pronunciation of kırıklar
Türkçe - İngilizce
coal cleat
kırık
fracture

Why do you have a fractured bone? - Neden bir kırık kemiğin var?

Many methods have been proposed for treating fractures of the atrophic mandible. - Mandibula kondil kırıklarının tedavisinde birçok yöntem önerilmiştir.

kırık
broken

This window has been broken for a month. - Bu pencere bir aydır kırıktır.

She is responsible for this broken window. - Bu kırık pencereden o sorumludur.

kırık
jiggered
kırık
fragment

He tried to put the fragments of a broken vase together. - O, kırık bir vazonun parçalarını bir araya getirmeye çalıştı.

kırık
(İnşaat) crack

The windows in my room are cracked. - Odamdaki pencereler kırık.

Tom stared at the cracked phone screen. - Tom kırık telefon ekranına baktı.

kırık
disillusioned

I was disillusioned at his married life. - Ben onun evlilik yaşamına hayal kırıklığına uğradım.

Tom was disillusioned. - Tom hayal kırıklığına uğradı.

kırık
fail

My mother was disappointed by my failure. - Başarısızlığım annemi hayal kırıklığına uğrattı.

She failed the examination and I was greatly disappointed. - O, sınavda başarısız oldu ve ben büyük hayal kırıklığına uğradım.

kırık
bad mark
kırık
fault
kırık
(Hayvan Bilim, Zooloji) teal
kırık
breakage
kırık
chink
kırık
mad

His castle was made of broken glass. - Onun kalesi kırık camdan yapılmıştı.

No, I'm not mad at you, I'm just disappointed. - Hayır, sana kızgın değilim, sadece hayal kırıklığına uğradım.

kırık
break

I had some bad breaks. - Bazı kötü kırıklarım vardı.

X rays are used to locate breaks in bones. - X ışınları kemiklerdeki kırıkları bulmak için kullanılır.

kırık
{s} cracked

I want to find my old cracked mirror. - Eski kırık aynamı bulmak istiyorum.

Tom stared at the cracked phone screen. - Tom kırık telefon ekranına baktı.

kırık
broken of
Kırık
(Tıp) anaclasis
kırık
hybrid; mongrel; of mixed race
kırık
broken; cracked; mongrel, hybrid; offended, hurt, resentful; break, fracture; fragment; fault; bad mark, fail
kırık
backgammon piece put out of play
kırık
offended, hurt
kırık
geol. fault
kırık
broken piece

Tom tried to put the broken pieces back together. - Tom kırık parçaları tekrar birleştirmeye çalıştı.

He stuck the broken pieces together. - O, kırık parçaları birlikte yapıştırdı.

kırık
fractured

Why do you have a fractured bone? - Neden bir kırık kemiğin var?

kırık
cracked grain
kırık
split
kırık
med. fracture, break
kırık
bust
kırık
(Anatomi) fractura