His cheeks were bright red.
- Yanakları kıpkırmızıydı.
Her cheeks were bright red.
- Onun yanakları kıpkırmızı oldu.
I eat red (dark red; crimson) potatoes while drinking tea.
- Çay içerken kırmızı ( koyu kırmızı; kıpkırmızı) patates yemeyi severim.