kışkırt

listen to the pronunciation of kışkırt
Türkçe - İngilizce
kick up
incite
provoke

Linda danced with other men to provoke Dan. - Linda Dan'ı kışkırtmak için başka adamlarla dans etti.

Tom is trying to provoke me. - Tom beni kışkırtmaya çalışıyor.

{f} prodding
instigate

Tom instigated the whole thing. - Tom her şeyi kışkırtıyordu.

{f} provoking

I'm not provoking their daughters. - Ben onların kızlarını kışkırtmıyorum.

You need to stop provoking fights with Tom. - Tom'u kışkırtan kavgaları durdurmalısın.

{f} prod
{f} provoked

He was provoked into hitting her. - O ona vurmak için kışkırtıldı.

His rude reply provoked her to slap his face. - Onun kaba cevabı onun yüzüne tokat atması için onu kışkırttı.

kışkırt