küstah

listen to the pronunciation of küstah
Türkçe - İngilizce
{s} insolent

I'm not insolent to them. - Ben onlara karşı küstah değilim.

I am not insolent towards them. - Onlara karşı küstah değilim.

impertinent

He was impertinent to his father. - O, babasına karşı küstahtı.

cool
cheeky
arrogant

She arrogantly answered in my place. - O benim mekanımda küstahça cevap verdi.

Dan isn't an arrogant and disdainful guy. - Dan küstah ve kibirli bir adam değil.

ill-mannered
bold faced
fresh

Don't be fresh to me. - Bana karşı küstahlık yapma.

presumptuous

Aren't you being a little presumptuous? - Biraz küstahça davranmıyor musun?

It's presumptuous to call this a palace. Essentially, it's a big house. - Buna bir saray diyen küstahtır. Aslında bu büyük bir ev.

audacious
insulting
brassy
presuming
overbearing

His overbearing manner infuriates me. - Onun küstah tavrı beni kızdırıyor.

flip

Don't be flippant about this. - Bu konuda küstah olma.

flippant

Don't be flippant about this. - Bu konuda küstah olma.

assuming
chesty
too familiar
malapert
stroppy
impudent, insolent, saucy, cheeky, impertinent, flippant, arrogant, audacious, brazen, brash
unabashed
bold

Boldly, she asked me the question. - Küstahça,bana soru sordu.

impudent

Just as I was asking her to marry me, an impudent fellow jumped in. - Tam ben onun benimle evlenmesini istiyorken küstah adam atladı.

snot
arrogance

I can't put up with his arrogance. - Onun küstahlığına katlanamıyorum.

I can't stand his arrogance any longer. - Onun küstahlığına daha fazla dayanamam.

bald
baldfaced
blatant
unbridled
forward
brazen
nervy
chit
brash
defiant
pushing
ill mannered
flipping
contumelious
hardy
immodest
{s} wise
saucy
pert
domineer
küstah bir genç
whelp
küstah kimse
blustering fellow
küstah tip
malapert
Türkçe - Türkçe
Sıra, saygı tanımadan davranan (kimse)
Sıra, saygı tanımadan davranan (kimse): "Babasının koltuğuna küstah bir tarzda oturmuş, bacaklarını, yatar gibi uzatmış ve laubali şeyler söylüyor."- R. N. Güntekin
(Osmanlı Dönemi) DESTE
küstah