As I rowed out into the river, the clearness of the water astounded me.
- Nehirde kürek çekmeye devam ettikçe, suyun berraklığı beni afallattı.
Tom and I rented a rowboat and went rowing.
- Tom ve ben bir sandal kiraladık ve kürek çekmeye gittik.
Tom and I rented a rowboat and went rowing.
- Tom ve ben bir sandal kiraladık ve kürek çekmeye gittik.
Tom usually goes rowing by himself.
- Tom genellikle tek başına kürek çekmeye gider.
Let's take turns rowing the boat.
- Nöbetleşe kürek çekelim.
We went to the lake to row a boat.
- Kürek çekmek için göle gittik.
We went to the lake to row a boat.
- Kürek çekmek için göle gittik.
He was rowing against a gentle current.
- O, nazik bir akıntıya karşı kürek çekiyordu.
She caught sight of a rowing boat in the distance.
- O, uzakta kürek çeken bir teknenin görüntüsünü gördü.
We went to the lake to row a boat.
- Kürek çekmek için göle gittik.