Tom's great-grandfather was born blind.
- Tom'un büyük büyükbabası kör doğdu.
Her right eye is blind.
- Onun sağ gözü kördür.
This knife is so dull that it can't cut.
- Bu bıçak o kadar kör ki kesemez.
Tom tried to cut the delicious-looking meat with a dull knife.
- Tom lezzetli görünümlü eti kör bir bıçakla kesmeye çalıştı.
Without his glasses, he is as blind as a bat.
- O, gözlükleri olmadan bir yarasa kadar kördür.
He's as blind as a bat.
- O, bir yarasa kadar kör.
The pencil is blunt. It needs sharpening.
- Kalem körelmiş. Keskinleştirmeye ihtiyacı var.
Dan dislikes Matt because he's blunt and insensitive.
- Dan Matt'i kör ve duyarsız olduğu için sevmiyor.