He is diabetic and suffers from blindness.
- O şeker hastasıdır ve körlükten muzdariptir.
They say love is blind.
- Aşkın kör olduğunu söylüyorlar.
Tom's great-grandfather was born blind.
- Tom'un büyük büyükbabası kör doğdu.
The knife was so dull that I couldn't cut the meat with it and I had to use my pocketknife.
- Bıçak o kadar kördü ki onunla eti kesemedim ve benim çakımı kullanmak zorunda kaldım.
This knife is so dull that it can't cut.
- Bu bıçak o kadar kör ki kesemez.
Tom is as blind as a bat.
- Tom bir yarasa kadar kör.
You must be blind as a bat if you couldn't see it.
- Eğer onu göremediysen bir yarasa gibi kör olmalısın.
The knife was so blunt that I could not cut the meat with it and I resorted to my pocket knife.
- Bıçak o kadar kördü ki onunla eti kesemedim ve çakıma başvurdum.
Dan dislikes Matt because he's blunt and insensitive.
- Dan Matt'i kör ve duyarsız olduğu için sevmiyor.