Onun işi yabancı alıcılarla görüşmek.
- His job is to negotiate with foreign buyers.
Aklınızda bulunsun, bu koşullar altında başka bir alıcı bulmaktan başka alternatifimiz yok.
- Bear in mind that, under such circumstances, we have no alternative but to find another buyer.
Çoğu ev müşterisinin çok az hayal gücü vardır.
- Most home buyers have very little imagination.
Umarım bunun için bir müşteri bulabilirim.
- I hope I can find a buyer for this.
They still haven't found a buyer for that house.
- Sie haben immer noch keinen Käufer für das Haus gefunden.
His job is to negotiate with foreign buyers.
- Seine Aufgabe besteht darin, mit ausländischen Käufern zu verhandeln.