kâlbi

listen to the pronunciation of kâlbi
Türkçe - İngilizce
cardiacal, cardiac
heartfelt, sincere
heartland
kâlp
heart

My brother wanted to join the army but because of a heart condition he was judged unfit to serve. - Kardeşim orduya katılmak istedi ama bir kalp rahatsızlığı nedeniyle hizmet etmek için uygun olmadığına karar verildi.

When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride. - O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.

kalp
heart

seni seviyorum.

My brother wanted to join the army but because of a heart condition he was judged unfit to serve. - Kardeşim orduya katılmak istedi ama bir kalp rahatsızlığı nedeniyle hizmet etmek için uygun olmadığına karar verildi.

With her heart pounding, she opened the door. - Kalp çarpıntısıyla, o kapıyı açtı

kalbi atmak
Pulsate, beat
kalbi kırılmak
heart break
kalbi atmak
to beat, to pulsate
kalbi genç
(Konuşma Dili) young in heart
kalbi genç
(Konuşma Dili) young at heart
kalbi olmak
to suffer from heart trouble
kalbi çarpmak
to palpitate, to throb
kâlbi boş
fancy-free
kâlbi boş
heart whole
kâlbi deli gibi attıran erkek
heartthrob
kâlbi kırık
heartbroken

Tom will be heartbroken. - Tom kalbi kırık olacak.

Tom's mother was heartbroken. - Tom'un annesi kalbi kırıktı.

kalp
bastard
kalp
false
kalp
forged
kalp
queer
kalp
sympathetic nature
kalp
nerve center
kalp
(Tıp) kardia
kalp
(Çevre) core
kalp
heart disease

He has a heart disease. - Onun kalp hastalığı var.

I've heard that eating one or two servings of fish a week will reduce your chances of getting heart disease. - Haftada bir ya da iki porsiyon balık yemenin kalp hastalığına yakalanma olasılığınızı azaltacağını duydum.

kalp
sensitivity
kâlp
cardiac

The cause of death was cardiac arrest. - Ölüm sebebi ani kalp durmasıydı.

kalp
ticker
kalp
base
kalp
{s} mock
kalp
old ticker
kalp
heart of
kâlp
cardio
Kalp
(Tıp) pot
atlet kalbi
(Tıp) athletic heart
kalp
phoney
kalp
person who's not what he appears to be
kalp
phony
kalp
counterfeit, false, forged, spurious
kalp
spurious
kalp
bogus
kalp
counterfeit
kalp
breast
kalp
pseudo
kız kalbi
bleeding heart
odun kalbi
(Botanik, Bitkibilim) heart-wood
sporcu kalbi
athletic heart
İngilizce - İngilizce
A Korean barbecued rib dish, usually made from beef
Türkçe - Türkçe
İçten, yürekten, gönülden (gelen)
KALBÎ
(Osmanlı Dönemi) İçten. Yürekten. Kalbe ait ve müteâllik. Samimiyetle. Riyâsızca
kalbî
(Osmanlı Dönemi) kalple ilgili, kalbe âit, kalpten
kalbi kırık
Üzgün, ümitsiz
kalbi temiz
Günahtan uzak durmaya çalışan
kalbi temiz
Saf, temiz duygulara sahip
KALP
(Osmanlı Dönemi) Yalancı. Kendisine güvenilmez olan
KALP
(Osmanlı Dönemi) t. Hileli. Sahte. Taklit
KALP
(Osmanlı Dönemi) Yalandan cesaret satan korkak adam
Kalp
yürek
Kalp
cor
kalp
Kalp hastalığı
kalp
Düzme, sahte, geçmez (para)
kalp
İşe yaramaz, tembel
kalp
Yalancı, kendine güvenilmeyen: "Kalp herifin biri bu..."- R. H. Karay. İşe yaramaz, tembel
kalp
Sahte para
kalp
Duygu, his
kalp
Sahte
kalp
Yalancı, kendine güvenilmeyen
kalp
Bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme
kalp
Akciğerlerin arasında, göğüs boşluğunda bulunan kanı akciğerlere oradan gelen temiz kanı da vücüda pompalayan organ
kalp
Duygu, his: "İnsanı tekrar, kalp ve fikir cennetine eriştirebilecek tek kudret kadındır."- H. E. Adıvar
kalp
Göğüs boşluğunda, iki akciğer arasında, vücudun her yanından gelen kanı akciğerlere ve oradan gelen temiz kanı da vücuda dağıtan organ, yürek
kalp
Göğüs boşluğunda, iki akciğer arasında, vücudun her yanından gelen kanı akciğerlere ve oradan gelen temiz kanı da vücuda dağıtan organ, yürek: "Bak ellerim nasıl titriyor, bak alnım nasıl yanıyor, bak kalbime nasıl çarpıyor."- Y. K. Karaosmanoğlu
kalp
Bir ülkenin, bir kuruluşun işleyiş, yönetim ve varlığını sürdürme bakımından en önde gelen yeri
kalp
Sevgi, gönül
kâlbi