We had a heart-to-heart talk with each other.
- Biz, birbirlerimizle kalp-kalbe bir konuşma yaptık.
My brother wanted to join the army but because of a heart condition he was judged unfit to serve.
- Kardeşim orduya katılmak istedi ama bir kalp rahatsızlığı nedeniyle hizmet etmek için uygun olmadığına karar verildi.
seni seviyorum.
My brother wanted to join the army but because of a heart condition he was judged unfit to serve.
- Kardeşim orduya katılmak istedi ama bir kalp rahatsızlığı nedeniyle hizmet etmek için uygun olmadığına karar verildi.
With her heart pounding, she opened the door.
- Kalp çarpıntısıyla, o kapıyı açtı
Tom is going to be heartbroken.
- Tom kalbi kırık olacak.
Layla moved to Egypt, leaving Sami heartbroken.
- Leyla, Sami'yi kalbi kırık bırakarak Mısır'a taşındı.
He has a heart disease.
- Onun kalp hastalığı var.
I've heard that eating one or two servings of fish a week will reduce your chances of getting heart disease.
- Haftada bir ya da iki porsiyon balık yemenin kalp hastalığına yakalanma olasılığınızı azaltacağını duydum.
The cause of death was cardiac arrest.
- Ölüm sebebi ani kalp durmasıydı.