Tom artık hemen hemen her yerde olabilr.
- Tom could be just about anywhere by now.
Tom hemen hemen her gün masa tenisi oynar.
- Tom plays table tennis just about every day.
Tom neredeyse her yere baktığını söylese bile Mary'yi bulamadı.
- Tom couldn't find Mary even though he said he looked just about everywhere.
İşimi neredeyse bitirdim.
- I'm just about finished with my homework.
Tom yaklaşık senin yaşında.
- Tom is just about your age.
Tom yaklaşık olarak söylediğim her şeyin tersini söylüyor.
- Tom contradicts just about everything I say.
Tom istediği bir şeyi almak için aşağı yukarı yeterince zengin.
- Tom is rich enough to buy just about anything he wants.
Sanırım aşağı yukarı istediğim bilgisayarı alacak kadar param var.
- I think I have just about enough money to buy the computer that I want.
Tom hemen hemen her türlü aracı sürebilir.
- Tom can drive almost any kind of vehicle.
Tom ve Mary hemen hemen her gün kavga ederler.
- Tom and Mary quarrel almost every day.
Az daha treni kaçırıyordum.
- I almost missed the train.
Polis, neredeyse bir aydır çalınan eşyaları arıyor.
- The police have been searching for the stolen goods for almost a month.
Sahra Çölü, neredeyse Avrupa kadar büyük.
- The Sahara Desert is almost as large as Europe.
Roman yaklaşık olarak 20,000 adet sattı.
- The novel has sold almost 20,000 copies.
Tom adeta bir kız gibi gözüküyor.
- Tom almost looks like a girl.
Tom'a az kalsın araba çarpıyordu.
- Tom almost got hit by a car.
Tom az kalsın ölüyordu o kazada.
- Tom almost died in that accident.
... It's not just about engaging. ...
... >>Mike Cleron: Now, Ice Cream Sandwich is not just about breadth. It's about depth, ...