Tom hemen hemen senin kadar uzun.
- Tom is just about as tall as you are.
Tom hemen hemen her gün masa tenisi oynar.
- Tom plays table tennis just about every day.
Bu oda neredeyse yeterince büyük.
- This room is just about big enough.
Tom fıstığın haricinde neredeyse her şeyi yiyebiliyor.
- Tom can eat just about anything but peanuts.
Tom yaklaşık senin yaşında.
- Tom is just about your age.
Tüm paranla, yaklaşık olarak istediğin her şeyi alabilmen gerekir.
- With all your money, you should be able to buy just about anything you want.
Tom istediği bir şeyi almak için aşağı yukarı yeterince zengin.
- Tom is rich enough to buy just about anything he wants.
Sanırım aşağı yukarı istediğim bilgisayarı alacak kadar param var.
- I think I have just about enough money to buy the computer that I want.
Hemen hemen hiç iştahım yok.
- I have almost no appetite.
Hemen hemen tüm sanal bellek uygulamaları bir uygulama programının sanal adres alanını sayfalara böler; bir sayfa bitişik sanal bellek adreslerinden oluşan bir bloktur.
- Almost all implementations of virtual memory divide the virtual address space of an application program into pages; a page is a block of contiguous virtual memory addresses.
Az daha treni kaçırıyordum.
- I almost missed the train.
Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg neredeyse bir kazanova.
- The founder of Facebook, Mark Zuckerberg, is almost a casanova.
Kylie Minogue için neredeyse ağlıyordum.
- I was almost crying for Kylie Minogue.
Roman yaklaşık olarak 20,000 adet sattı.
- The novel has sold almost 20,000 copies.
Tom adeta bir kız gibi gözüküyor.
- Tom almost looks like a girl.
Tom'a az kalsın araba çarpıyordu.
- Tom almost got hit by a car.
Tom az kalsın ölüyordu o kazada.
- Tom almost died in that accident.
... people. For me, I grew up when that was just about to set fire to the world. You know, ...
... DANIEL GRAF: As we all know, mobile today is not just about ...