Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.
- He knows a lot about foreign affairs.
Onun iş ilişkileri iyi durumda.
- His business affairs are in good shape.
Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı.
- It was a very passionate love affair.
Onun işlerine karışmayın.
- Don't meddle in his affairs.
Öldüğün zaman, senin işlerine ben bakacağım.
- I'll look after your affairs when you are dead.
Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.
- The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
O, olaya karıştığını inkar etti.
- He denied having been involved in the affair.
Ben mesele ile ilgili değilim.
- I am not concerned with the affair.
Vali meselesinin kesintisiz görüntüleri internette ortaya çıktı.
- Uncut footage of the governor's affair has surfaced on the Internet.
Olay hakkında konuşmak istemiyor musun?
- Don't you want to talk about the affair?
Konu bana birçok uykusuz gecelere mal oldu.
- The affair cost me many sleepless nights.
Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.
- He knows a lot about foreign affairs.