jones emphasizes exercise in addition to a change in diet

listen to the pronunciation of jones emphasizes exercise in addition to a change in diet
İngilizce - Türkçe

jones emphasizes exercise in addition to a change in diet teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

stress
stres

Tom'un işi aşırı stress yaratıyor. - Tom's job creates extreme stress.

Tom çok stresli bir işi var. - Tom has a very stressful job.

stress
{f} zorlan

Tom stresle baş etmekte zorlandığını söylüyor. - Tom says he's having trouble coping with the stress.

stress
belirtmek
stress
önem vermek
stress
vurgu koymak
stress
sıkıntı
stress
{i} zorlama
stress
(Mühendislik) gerilim

Tom Mary'ye John'un gerçekten gerilim altında olduğunu söyledi. - Tom told Mary that he thought John was really stressed out.

O, gerilimle başa çıkamıyor. - She is unable to cope with stress.

stress
(fiil) sıkıştırmak, baskı yapmak, vurgulamak, tonlamak, önemle belirtmek
stress
{i} vurgulama

Bu konuyu vurgulamak istiyorum. - I want to stress this point.

Sonuçların aynı olmadığını vurgulamak önemlidir. - It is important to stress that the consequences are not the same.

stress
{f} sıkıştırmak
stress
{f} baskı yapmak
stress
{i} basınç
stress
{i} baskı

Ben baskı hissediyorum. - I'm feeling stressed.

Yerçekimi insan vücuduna baskı yapıyor. - Gravity stresses the human body.

stress
{f} tonlamak
stress
ehemmiyet
stress
kuvvet
stress
{i} vurgu

Dün ya da evvelsi gün Asahi gazetesinde Wikipedia'dan alıntı yapmamanız gerektiğini vurgulayan bir ifade vardı. - There was a statement in the Asahi newspaper yesterday or the day before stressing that you shouldn't quote Wikipedia.

Konuşmasında vurguladığı her ifadeyi not aldım. - I wrote down every phrase in his speech that he stressed.

İngilizce - İngilizce
stress
jones emphasizes exercise in addition to a change in diet

    Heceleme

    Jones emphasizes ex·er·cise in ad·di·tion to a change in di·et

    Türkçe nasıl söylenir

    cōnz emfısayzız eksırsayz în ıdîşın tı ı çeync în dayıt

    Telaffuz

    /ˈʤōnz ˈemfəˌsīzəz ˈeksərˌsīz ən əˈdəsʜən tə ə ˈʧānʤ ən ˈdīət/ /ˈʤoʊnz ˈɛmfəˌsaɪzəz ˈɛksɜrˌsaɪz ɪn əˈdɪʃən tə ə ˈʧeɪnʤ ɪn ˈdaɪət/