Sahip olduğum en iyi mücevheri sattım.
- I sold the best jewel that I had.
Hırsızlar mücevherleri çaldılar.
- The thieves made off with the jewels.
Mary genellikle takı takmaz.
- Mary doesn't usually wear jewelry.
Mary herhangi bir takı takmadı.
- Mary didn't wear any jewelry.
Tom Mary'ye bir sürü mücevherat satın aldı.
- Tom bought Mary lots of jewelry.
Kuyumcudan saatimin arkasındaki ismimin baş harflerini kazımasını istedim.
- I asked the jeweler to inscribe my initials on the back my watch.
Kuyumcu broşa büyük bir inci monte etti.
- The jeweler mounted a big pearl in the brooch.
Hırsızlar mücevherleri çaldılar.
- The thieves made off with the jewels.
Hiç gerçek mücevherlere sahip değilim.
- I don't own any real jewels.
Tom kuyumcuyu öldürdü.
- Tom murdered the jeweller.
Galveston was the jewel of Texas prior to the hurricane.
You just don't steal a man's gun and not expect a swift kick in the jewels in return.
... Communications inside the jewel case which activates when you take off the packaging. ...