O şimdi iyi; ne çok ağır ne de çok hafif.
- It's good now; neither too heavy nor too light.
Şimdi havaalanındayım.
- I'm at the airport now.
Tom'un şu anda Boston'da olmadığını duyuyorum.
- I hear that Tom isn't in Boston now.
Şu anda sipariş vermeye hazır mısınız?
- Are you ready to order now?
İlerlemek ve faturayı hemen ödemek sanırım mantıklı olur.
- I suppose it makes sense to go ahead and pay the bill right now.
Büyükannem hemen hemen her gün bir yürüyüş için dışarı çıkardı fakat şimdi o nadiren, kırk yılda bir, dışarı çıkar.
- My grandmother used to go out for a walk almost every day, but now she seldom, if ever, goes out.
Şu anda istediğim para değil, fakat zamandır.
- What I want now is not money, but time.
Şu an uzun eteklerin modası geçmiştir.
- Long skirts are out of fashion now.
Şimdi bile, biz halen onun gerçek katil olduğundan şüpheleniyoruz.
- Even now, we still doubt that he is the real murderer.
Tom zaman zaman Mary'den haber alır.
- Tom hears from Mary every now and then.
Zaman zaman sınıfta uyuyakalırım.
- I fall asleep in the class every now and then.
The pudding was now ready to be served.
Now I am six.
Now, stop that Jimmy!.
We all want what is now best for our children.
I think this band's sound is very now.