Şimdi ayrılmalıyım, beni uçuş için arıyorlar.
- Jetzt muss ich gehen, sie rufen gerade meinen Flug auf.
Tom Mary'nin şimdi nerede olduğunu bilmiyor.
- Tom weiß nicht, wo Mary jetzt ist.
O şimdiye kadar okuduğum en iyi kitap.
- Es ist das beste Buch, dass ich bis jetzt gelesen habe.
Şimdi havaalanındayım.
- I'm at the airport now.
O şimdi bir mektup yazıyor.
- She is writing a letter now.
Ben şu ana kadar buna alıştım.
- I'm used to it by now.
Tom şu ana kadar otuzun üzerinde olmalı.
- Tom must be over thirty by now.
Onu hemen yapabilir miyim?
- May I do it right now?
Bu çılgınca bir fikir gibi görünebilir fakat sanırım hemen şu anda Tom'u ve Mary'i ziyaret etmeye gitmeliyiz.
- It may seem like a crazy idea, but I think we should go visit Tom and Mary right now.
Asama yanardağı şu an hareketsiz.
- Mt. Asama is now dormant.
Şu an sadece ısınıyorum.
- I am only warming up now.
Şimdi bile, biz halen onun gerçek katil olduğundan şüpheleniyoruz.
- Even now, we still doubt that he is the real murderer.
Çabuk ol! Şimdiye dek hazır olman gerekir.
- Hurry up! You should be ready by now.
Zaman zaman sınıfta uyuyakalırım.
- I fall asleep in the class every now and then.
Tom zaman zaman Mary'den haber alır.
- Tom hears from Mary every now and then.
Uh, now it's really weird...
- Oh, jetzt ist es wirklich verwirrend...
You're by my side; everything's fine now.
- Du bist an meiner Seite, jetzt ist alles gut.