izniyle

listen to the pronunciation of izniyle
Türkçe - İngilizce
pace
by courtesy of
izin
allowance
izin
{i} permission

She wanted my permission to use the telephone. - Telefonu kullanabilmek için benden izin istedi.

izin
leave

He's just gone on leave. - O az önce izinli gitti.

Tom applied for a leave of absence. - Tom izin için başvurdu.

izin
permit

They were not permitted to cross into Canada. - Onların Kanada'ya geçmeleri için izin verilmedi.

The teacher permitted the boy to go home. - Öğretmen çocuğun eve gitmesine izin verdi.

izin
permission, leave, okay, OK, consent, the go-ahead; permit, licence, license; discharge
izin
concession
izin
sanction
izin
authorization
izin
day off

Half the office took a day off. - Ofisin yarısı izin aldı.

I took a paid day off yesterday. - Dün bir gün ücretli izin aldım.

izin
{i} holiday

I am, by no means, allowed to become ill now, tomorrow is my holiday. - Şimdi hiçbir şekilde hasta olmama izin verilmiyor. Yarın benim tatilim.

Circumstances do not permit me such a holiday. - Koşullar bana böyle bir tatil izin vermez.

izin
okay
izin
dismissal
izin
ok
izin
the go-ahead
izin
authorisation
izin
license

Does Tom have a license? - Tom'un bir izin belgesi var mı?

Why wouldn't you let me get a driver's license? - Neden ehliyet almama izin vermedin?

izin
clearance
izin
(Politika, Siyaset) admission
izin
licence
izin
consent

If I'd known that it would come to this, I would have never consented. - İşin buraya geleceğini bilseydim, izin vermezdim.

His mother will not consent to his going there alone. - Annesi onun oraya yalnız gitmesine izin vermeyecek.

izin
green light
izin
leave of absence
izin
go-ahead
izin
countenance
izin
of leave
izin
allowing

I'm allowing you to go. - Gitmene izin veriyorum.

I think it's time for me to stop allowing her to always have her own way. - Sanırım onun her zaman istediğini yapmasına izin vermeyi durdurmamın zamanıdır.

izin
permit to
izin
allowed to

After a heated discussion, a compromise was adopted. Smokers will be allowed to smoke in the smoking corner. - Hararetli bir tartışmadan sonra,uzlaşma sağlandı.Sigara içme köşesinde sigara içenlerin sigara içmesine izin verilecek.

You will be allowed to use this room tomorrow. - Yarın bu odayı kullanmana izin verilecek.

Allahın izniyle
God willing
allah'ın izniyle
God willing
hükümet izniyle düşman gemiye saldırmak
(tic. gemi) privateer
hükümet izniyle korsanlık yapmak
privateer
hükümet izniyle savaşan korsan gemisi
captor
hükümet izniyle çalışan korsan gemi
privateer
hükümet izniyle çalışan korsan gemi tayfası
privateer
izin
liberty
izin
vac

Workers in France receive four weeks of paid vacation each year. - Fransa'da işçiler her yıl dört haftalık ücretli izin alırlar.

I'm on a paid vacation. - Ben ücretli izindeyim.

izin
vacation

I'm on a paid vacation. - Ben ücretli izindeyim.

Workers in France receive four weeks of paid vacation each year. - Fransa'da işçiler her yıl dört haftalık ücretli izin alırlar.

izin
pass

Tom stepped aside to allow Mary to pass. - Tom Mary'nin geçmesine izin vermek için kenara çekildi.

Would you mind letting me see your passport? - Pasaportunuzu görmeme izin verir misiniz?

izin
imprimatur
izin
toleration
izin
leave (of absence); vacation
izin
(Hukuk) permit, admission, imprimatur
izin
excuse

Would you excuse us for a second? - Bize bir saniye izin verir misin?

Will you excuse us for a moment? - Bize biraz izin verir misiniz?

izin
(Askeriye) discharge
izin
furlough

Most government workers are on furlough. - Çoğu hükümet çalışanı izinde.

izin
discharge
izin
{i} permitting

I will come, weather permitting. - Hava izin verirse, gelirim.

izin
dismiss
Türkçe - Türkçe

izniyle teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

izin
Bir kimseye çalıştığı yerce verilen tatil
izin
Mezuniyet
izin
Bir şey yapmak için verilen veya alınan özgürlük, müsaade, ruhsat, icazet, mezuniyet
izin
Bir şey yapmak için verilen veya alınan özgürlük, müsaade, ruhsat, icazet, mezuniyet: "Viyana'dan döneli bir ay olmuştu ve izni üç hafta sonra bitiyordu."- H. E. Adıvar
izin
(Osmanlı Dönemi) müsaade
İZİN
(Osmanlı Dönemi) Bak: İzn
izniyle