izin ver

listen to the pronunciation of izin ver
Türkçe - İngilizce
(Bilgisayar) allow

You are not allowed to violate the rules. - Size kuralları ihlal etmek için izin verilmez.

Allow me to introduce Mayuko to you. - Mayuko'yu sana tanıtmama izin ver.

(Bilgisayar) allow cookie
(Bilgisayar) permit only
let

You can drink water, but you can also let it walk. - Su içebilirsin fakat aynı zamanda da onun yürümesine izin verebilirsin.

Laws are like cobwebs, which may catch small flies, but let wasps and hornets break through. - Yasalar örümcek ağı gibidir, küçük sinekleri yakalayabilirler fakat yaban arısı ve eşek arılarının geçmesine izin verirler.

make allowances for
allow to be
made allowances for
{f} permitted

He decided that if God didn't exist then everything was permitted. - Tanrı olmasaydı, o zaman her şeye izin verileceğine karar verdi.

The teacher permitted the boy to go home. - Öğretmen çocuğun eve gitmesine izin verdi.

{f} permitting

I will come, weather permitting. - Hava izin verirse, gelirim.

allow to
{f} allowed

Talking in the library is not allowed. - Kütüphanede konuşmaya izin verilmiyor.

You will be allowed to use this room tomorrow. - Yarın bu odayı kullanmana izin verilecek.

{f} consent

If I'd known that it would come to this, I would have never consented. - İşin buraya geleceğini bilseydim, izin vermezdim.

His mother will not consent to his going there alone. - Annesi onun oraya yalnız gitmesine izin vermeyecek.

{f} permit

Put out your cigarette. Smoking's not permitted here. - Sigaranı söndür. Burada sigara içmeye izin verilmez.

My father would not permit me to go on to college. - Babam üniversiteye devam etmeme izin vermezdi.

let&
allowto
countenance
form görünümüne izin ver
(Bilgisayar) allow form view