Would you like coffee or tea?
- Çay veya kahve ister misin?
Would you like to dance with me?
- Benimle dans etmek ister misin?
Playing the violin requires much practice.
- Keman çalmak çok pratik ister.
I don't require your understanding.
- Anlayışını istemiyorum.
My boss refused my request for a raise.
- Patronum zam isteğimi reddetti.
When I asked him to lend me some money, he turned down my request.
- Ondan bana biraz ödünç para vermesini istediğimde, o, ricamı geri çevirdi.
Reservations are required.
- Rezervasyon isteniyor.
I would like to but I have a required course tonight.
- İsterim ama bu gece gerekli bir kursum var.
Tom requested my assistance.
- Tom yardımımı istedi.
Mary requested a raise from her boss.
- Mary patronundan bir zam istedi.
I have some cravings.
- Benim bazı isteklerim var.
I don't want to identify myself with that group.
- Bu grupla kendimi tanıtmak istemiyorum.
I don't want to see your faces.
- Yüzlerinizi görmek istemiyorum.
Tom heard Mary call for help.
- Tom Mary'nin yardım istediğini duydu.
Why didn't Tom call for help?
- Tom neden yardım istemedi?
I assume you are willing to take the risk.
- Riski almaya istekli olduğunuzu varsayıyorum.
An astute reader should be willing to weigh everything they read, including anonymous sources.
- Akıllı bir okuyucu, anonim kaynaklar dahil, okudukları her şeyi tartmak için istekli olmalıdır.
Dan desired to kill Linda.
- Dan Linda'yı öldürmek istedi.
Your English composition leaves almost nothing to be desired.
- Senin ingilizce kompozisyonun neredeyse istenecek bir şey bırakmıyor.
Is there anyone else wanting to eat?
- Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?
I can't imagine anyone wanting to see that movie twice.
- O filmi iki kez görmek isteyen birini hayal bile edemiyorum.