It won't necessarily be easy.
- İster istemez kolay olmayacak.
I don't necessarily trust translations.
- İster istemez çevirilere güvenmiyorum.
You may choose what you like.
- İstediğinizi seçebilirsiniz.
Would you like to dance with me?
- Benimle dans etmek ister misin?
Is there anything else you require?
- İstediğin başka bir şey var mı?
I don't require your understanding.
- Anlayışını istemiyorum.
A map is available upon request.
- İstek üzerine bir harita mevcuttur.
Did you request a new desk?
- Yeni bir masa istediniz mi?
I would like to but I have a required course tonight.
- İsterim ama bu gece gerekli bir kursum var.
Reservations are required.
- Rezervasyon isteniyor.
He requested my assistance.
- O benim yardımımı istedi.
Mary requested a raise from her boss.
- Mary patronundan bir zam istedi.
I have some cravings.
- Benim bazı isteklerim var.
I don't want to identify myself with that group.
- Bu grupla kendimi tanıtmak istemiyorum.
Do you want to come with us?
- Bizimle gelmek ister misiniz?
Tom decided to call for help.
- Tom yardım istemeye karar verdi.
Why didn't Tom call for help?
- Tom neden yardım istemedi?
I assume you are willing to take the risk.
- Riski almaya istekli olduğunuzu varsayıyorum.
An astute reader should be willing to weigh everything they read, including anonymous sources.
- Akıllı bir okuyucu, anonim kaynaklar dahil, okudukları her şeyi tartmak için istekli olmalıdır.
Your English composition leaves almost nothing to be desired.
- Senin ingilizce kompozisyonun neredeyse istenecek bir şey bırakmıyor.
Dan desired to kill Linda.
- Dan Linda'yı öldürmek istedi.