iste

listen to the pronunciation of iste
Türkçe - İngilizce
(Bilgisayar) request

Did you request a new desk? - Yeni bir masa istediniz mi?

When I asked him to lend me some money, he turned down my request. - Ondan bana biraz ödünç para vermesini istediğimde, o, ricamı geri çevirdi.

(Bilgisayar) pull
make a request
{f} like

Would you like to dance with me? - Benimle dans etmek ister misin?

You may choose what you like. - İstediğinizi seçebilirsiniz.

require

Reservations are required. - Rezervasyon isteniyor.

Playing the violin requires much practice. - Keman çalmak çok pratik ister.

adjure
{f} willed
{f} required

I would like to but I have a required course tonight. - İsterim ama bu gece gerekli bir kursum var.

Reservations are required. - Rezervasyon isteniyor.

{f} appealing
{f} requested

She requested help, but no one came. - Yardım istedi, ama kimse gelmedi.

Tom requested my assistance. - Tom yardımımı istedi.

{f} craving

I have some cravings. - Benim bazı isteklerim var.

adjure to
covet
crave
want to

Do you want to come with us? - Bizimle gelmek ister misiniz?

I don't want to see your faces. - Yüzlerinizi görmek istemiyorum.

call for

Tom decided to call for help. - Tom yardım istemeye karar verdi.

Why didn't Tom call for help? - Tom neden yardım istemedi?

{f} willing

He was willing to care for that cat. - O,o kediye bakmak için istekliydi.

An astute reader should be willing to weigh everything they read, including anonymous sources. - Akıllı bir okuyucu, anonim kaynaklar dahil, okudukları her şeyi tartmak için istekli olmalıdır.

adjure to be
want to be
desired

Dan desired to kill Linda. - Dan Linda'yı öldürmek istedi.

There remains nothing to be desired. - İstenilen bir şey yok.

want#to
adjureto
coveted
wantto
bilgi iste
(Bilgisayar) prompt
zorla/iste
(Bilgisayar) push/pull
önceki gibi iste
require as an antecedent
özet bilgi iste
(Bilgisayar) prompt for summary info
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) becü
iste