O, ayrılmadan önce akrabalarının kucakladı.
- He embraced his relatives before he left.
Tom ve Mary kucaklaştılar.
- Tom and Mary embraced.
Linda, Dan'ın onu sıkıca kucaklamasını istedi.
- Linda asked Dan to embrace her tightly.
İnsanların farklılıklarının farkında olması gerekir, ama aynı zamanda onları yaygınlığını da kucaklamalılar.
- People need to be aware of their differences, but also embrace their commonness.