Zamanımız bitti ve röportajı kısa kesmek zorunda kaldım.
- We ran out of time and had to cut short the interview.
Röportajın nasıl gitti?
- How did your interview go?
Onunla görüşmek istiyorum.
- I'd like to interview him.
Tom'la görüşmek istiyorum.
- I'd like to interview Tom.
Dün mülakatın nasıldı?
- How was your interview yesterday?
Umarım mülakat yararlı olur.
- I hope the interview would be of profit.
Ayrıca, bir profesörle görüşmeliyim.
- In addition, I have to interview a professor.
Yarın öğleden sonra ikide bir iş görüşmem var.
- I have a job interview at two o'clock tomorrow afternoon.
Mülâkat iyi geçti mi?
- Did the interview go well?
Umarım mülakat yararlı olur.
- I hope the interview would be of profit.
Bu gece bir röportaj yapmak zorunda kalacağım.
- Tonight, I'll have to do an interview.
Onlarla röportaj yapmak isterim.
- I'd like to interview them.
Tom Mary ile görüşüyor.
- Tom is interviewing Mary.
Görüşme boyunca birçok konu görüşüldü ama bazıları kınandı.
- Many topics were discussed during the interview, but some of them were censured.
O, bir röportaj yapmayı reddetti.
- He refused to give an interview.
İş için röportaj yapıldı fakat onu alamadı.
- He was interviewed for the job, but couldn't get it.
İş görüşmem ertelenince saat 3'e kadar boş boş gezdim.
- When my interview was postponed until 3, I wandered around killing time.
Ayrıca, bir profesörle görüşmeliyim.
- In addition, I have to interview a professor.
The witness was interviewed.
It was a dreadful interview; I have no hope of getting the job.
The reporter gave the witness an interview.
To be present at an interview, as that famous of Henry the Eighth and Francis the First, so much renowned all over Europe , no age ever saw the like.