Tom hayatının geriye kalan kısmında Boston'da kalmaya niyeti yok.
- Tom has no intention of staying in Boston for the rest of his life.
İşlerine karışmaya niyetim yok.
- I have no intention of meddling in your affairs.
Onun hatası kasıtlıydı.
- His mistake was intentional.
O pencereyi kasıtlı olarak kırdı.
- He broke the window intentionally.
Tom'un maksatları oldukça açıktı.
- Tom's intentions were quite clear.
Onun maksatları belirsizdi.
- His intentions were unclear.
Tom'un güzel planları var.
- Tom has good intentions.
Mary'nin gerçek planları ne?
- What are Mary's true intentions?
Onun hatası kasıtlıydı.
- His mistake was intentional.
Onun kasıtlı olmadığına eminim.
- I'm sure that wasn't intentional.
Onların amaçları açıktır.
- Their intentions are obvious.
Amaçlarını bilmem gerekiyor.
- I need to know your intentions.
Yazarın gerçek niyetini bilmek için yazının gerçek anlamını bulmalısınız.
- You have to read between the lines to know the true intention of the author.
Onun niyetlerinin ne olduğunu anlamıyorum.
- I don't understand what his intentions are.
Benim niyetim size herhangi bir şekilde zarar vermek değildir.
- It is not my intent to hurt you in any way.
İşlerine karışmaya niyetim yok.
- I have no intention of meddling in your affairs.
Tom'un maksatları oldukça açıktı.
- Tom's intentions were quite clear.
Onun maksatları belirsizdi.
- His intentions were unclear.
Amaçlarını bilmem gerekiyor.
- I need to know your intentions.
Onların amaçları açıktır.
- Their intentions are obvious.
Para kazanmayla o kadar meşguldü ki başka bir şey düşünecek vakti yoktu
- He was so intent on money-making that he had no time to think of anything else.
Fransızca öğrenmeye niyetlidir.
- He has been intent on learning French.
İyi niyetli olduğuna eminim.
- I'm sure your intentions are pure.
Tom dikkatle dinledi.
- Tom listened intently.
Tom dikkatle dinliyor.
- Tom is listening intently.
Onun kasıtlı olmadığına eminim.
- I'm sure that wasn't intentional.
Evet, bunu kasıtlı yaptım.
- Yes, I did this intentionally.
O evlenme niyetini açıkladı.
- He disclosed his intentions.
Fadıl'ın Leyla'yla evlenme niyeti yok.
- Fadil has no intentions of marrying Layla.
cold in those inner parts, cold belly, and hot liver, causeth crudity, and intention proceeds from perturbations .
The intention of this legislation is to boost the economy.
My intention was to marry a wealthy widow.
... no intention of so doing, and if the score ...