İşlerine karışmaya niyetim yok.
- I have no intention of meddling in your affairs.
Adam onu öldürmek niyeti ile ona saldırdı.
- The man attacked her with the intention of killing her.
Onun maksatları belirsizdi.
- His intentions were unclear.
Tom'un maksatları oldukça açıktı.
- Tom's intentions were quite clear.
Amaçlarını bilmem gerekiyor.
- I need to know your intentions.
Onların amaçları açıktır.
- Their intentions are obvious.
Fransızca öğrenmeye niyetli.
- She is intent on mastering French.
Polis suçluyu durdurmaya niyetliydi.
- The police were intent on stopping the criminal.
Kuşları dikkatle ve sevinçle izledi.
- She watched the birds intently and joyfully.
Tom'dan başka herkes dikkatle dinledi.
- Everyone but Tom listened intently.
Onun hatası kasıtlıydı.
- His mistake was intentional.
Evet, bunu kasıtlı yaptım.
- Yes, I did this intentionally.
Para kazanmayla o kadar meşguldü ki başka bir şey düşünecek vakti yoktu
- He was so intent on money-making that he had no time to think of anything else.
Tom hayatının geriye kalan kısmında Boston'da kalmaya niyeti yok.
- Tom has no intention of staying in Boston for the rest of his life.
İşlerine karışmaya niyetim yok.
- I have no intention of meddling in your affairs.
Güzel görünüşünü kasten gizlediğini söylüyorsun.
- You are saying you intentionally hide your good looks?
Tom onu kasten yapmadı.
- Tom didn't do that intentionally.
Onun kasıtlı olmadığına eminim.
- I'm sure that wasn't intentional.
Onun hatası kasıtlıydı.
- His mistake was intentional.
Onun maksatları belirsizdi.
- His intentions were unclear.
Tom'un maksatları oldukça açıktı.
- Tom's intentions were quite clear.
Onların amaçları açıktır.
- Their intentions are obvious.
Amaçlarını bilmem gerekiyor.
- I need to know your intentions.
Onun kasıtlı olmadığına eminim.
- I'm sure that wasn't intentional.
Tom bu hatayı kasıtlı olarak yaptı.
- Tom made this mistake intentionally.
Tom'un güzel planları var.
- Tom has good intentions.
Mary'nin gerçek planları ne?
- What are Mary's true intentions?
Bilerek beni şaşırtmaya mı çalışıyorsun?
- Are you intentionally trying to confuse me?
Güzelliğini bilerek mi gizlediğini söylemek istiyorsun?
- Do you mean you hide your beauty intentionally?
Tom dikkatle dinliyor.
- Tom is listening intently.
Kuşları dikkatle ve sevinçle izledi.
- She watched the birds intently and joyfully.
Sen kasıtlı olarak yeniliyorsun.
- You're intentionally throwing the game.
Tom bu hatayı kasıtlı olarak yaptı.
- Tom made this mistake intentionally.
Yazarın gerçek niyetini bilmek için yazının gerçek anlamını bulmalısınız.
- You have to read between the lines to know the true intention of the author.
Onun niyetlerinin ne olduğunu anlamıyorum.
- I don't understand what his intentions are.
Onun kasıtlı olmadığına eminim.
- I'm sure that wasn't intentional.
Tom bu hatayı kasıtlı olarak yaptı.
- Tom made this mistake intentionally.
Fadıl'ın Leyla'yla evlenme niyeti yok.
- Fadil has no intentions of marrying Layla.
O evlenme niyetini açıkladı.
- He disclosed his intentions.
cold in those inner parts, cold belly, and hot liver, causeth crudity, and intention proceeds from perturbations .
The intention of this legislation is to boost the economy.
... The intent was good. ...