Tom her zaman nükte yapıyor.
- Tom is always making witty remarks.
Tom sık sık nükte yapar.
- Tom frequently makes witty remarks.
O kitabı yazan kişi hem mizah hem de ince espriye sahiptir, değil mi?
- The person who wrote that book is possessed of both humour and wit, isn't he?
İnce espri konuşmaya lezzet verir.
- Wit gives zest to conversation.
Bizimle kimin kaldığını öğrenmek istiyorum.
- I want to know who's staying with us.
Eğer yabancı bir dili iyi öğrenmek istiyorsanız, o dili bir yerli ile mümkün olduğunca sık konuşmalısınız.
- If you want to learn a foreign language well, you should speak that language with native speakers as often as you can.
Biz aslında bunun farkında olmadan hiyeroglifle yazıyoruz.
- We are basically writing in hieroglyphics without being aware of it.
O farkında olmadan Tom'un arka kapısında sızdım.
- I just snuck in Tom's back door without him noticing.
Bu sabah depomu benzinle doldurduğumda, litresi 135 yene mal oldu yani galonu 6.55 dolar.
- When I filled my tank with gasoline this morning, it cost ¥135 per liter which is $6.55 per gallon.
Yani benim fikrimin nesi var?
- So what's wrong with my idea?
Bazı normlarla ilgili temel bir anlayış olmadan, iletişim mümkün değildir.
- Without a basic understanding of certain norms, communication is impossible.
İyi bir espri anlayışı zor dönemlerle başa çıkmana yardımcı olacaktır.
- A good sense of humor will help you deal with hard times.
Tom seninle dövüşmeyecek kadar akıllıdır.
- Tom knows better than to fight with you.
O, onunla tartışmayacak kadar akıllıdır.
- She knows better than to argue with him.
Ortalama zekada birisi bunu anlayabilir.
- A person with average intelligence would understand that.
Onların en iyi durumdaki hem zeka hem de vücutları ile, yeni gelenlerin eğitim kampını dört gözle bekleyelim.
- With both mind and body in their best condition, let's look forward to the newcomers' training camp.
Ben senin ince zekana sahip değilim.
- I don't have your wit.
Where she has gone to is beyond the wit of man to say.