ör: integrated circuit-bütünleşik devre.
İşi zevkle birleştirmek zordur.
- It is hard to combine business with pleasure.
İşini aile hayatınla birleştirsen iyi olur.
- You had better combine your work with your family life.
Tom ve Mary John'a bir hediye almak için paralarını birleştirdiler.
- Tom and Mary combined their money to buy a present for John.
Bu fabrika parçalardan bitmiş ürünlere kadar ölçünlenmiş entegre üretim sistemi kullanmaktadır.
- This factory uses an integrated manufacturing system standardized from parts on through to finished products.
Fotolitografi entegre devreler yapmak için kullanılır.
- Photolithography is used to make integrated circuits.
Çok Fransızca kelime biliyorum ama cümle içinde bir araya getirmekte zorlanıyorum.
- I know a lot of French words, but it's difficult for me to combine them into sentences.
Bugünün modern traktörleri ve biçerdöverleri yüksek teknoloji ile donatılmıştır.
- Today's modern tractors and combines are equipped with high technology.
We integrated the new command sequence into the new release.
... We plan to integrate more and more services into the IDE. ...
... with the same performance and quality and integrate it with ...