Dan'ın mesajı aşağılayıcıydı.
- Dan's message was insulting.
Eğer Tom aşağılayıcı olursa ona kapıyı göster.
- If Tom becomes insulting, show him the door.
İftira niteliğinde, küçük düşürücü, müstehcen, uygunsuz, iffetsiz, pornografik, şiddet, suistimal, hakaret, tehdit ve taciz yorumlarına katlanılmaz.
- Slanderous, defamatory, obscene, indecent, lewd, pornographic, violent, abusive, insulting, threatening and harassing comments are not tolerated.
Sana hakaret etmek istemedim.
- I didn't want to insult you.
Artık Tom bile bana hakaret etmek için canını sıkmıyor.
- Tom doesn't even bother to insult me anymore.
Ben onu aşağılamak istemiyorum.
- I don't want to insult him.
Ben onu aşağılamak istemedim.
- I didn't want to insult him.
Nedeni olmadan bana hakaret etti.
- He insulted me without reason.
Böyle bir hakarete tahammül edemem.
- I cannot bear such an insult.
Ben onu aşağılamak istemiyorum.
- I don't want to insult him.
Ben onu aşağılamak istemedim.
- I didn't want to insult him.
O, hakaretlere daha fazla katlanmadı.
- She could not put up with the insults any more.
Onun hakaretlerine daha fazla dayanamam.
- I can not put up with his insults any longer.
O, sanki ona hakaret etmişiz gibi davrandı.
- He acted as though we had insulted him.
İfade insanlara hakaret etmek anlamına gelir.
- The phrase is meant to insult people.
Saldırı tüm bu gereksiz hakaretler tarafından kışkırtıldı.
- The aggression was provoked by all those gratuitous insults.
Onların onurunu kırmak istemiyorum.
- I don't want to insult them.
He received an insulting letter.
The way the orchestra performed tonight was an insult to my ears.
thou hast lost all, poor thou art, dejected, in pain of body, grief of mind, thine enemies insult over thee, thou art as bad as Job .