Coca-Cola'nın üretildiği ilk yıllarda, o kokain içeriyordu. 1914'te, kokain bir uyuşturucu olarak gruplandırıldı ve sonra Coca-Cola'nın üretimi için kokain yerine kafein kullandılar.
- In the first years that Coca-Cola was produced, it contained cocaine. In 1914, cocaine was classified as a narcotic, after which they used caffeine instead of cocaine in the production of Coca-Cola.
İşe gitmek yerine bütün gün evde kaldım.
- I stayed at home all day instead of going to work.
Neden onun yerine ben dövülürüm?
- Why am I getting beaten up instead of him?
Tom onun yerine Mary'nin terfi alması gerçeğine kızdı.
- Tom resented the fact that Mary got the promotion instead of him.
Benim canım çalışmak istemiyor. Onun yerine bir sinemaya gitmeye ne dersin?
- I don't feel like working. How about going to a movie instead?
Onun yerine, arabayı iade edebilir miyim?
- May I return the car instead?
Tom onun dikkatini çekmek için gecenin ortasında Mary'nin penceresine taşlar attı fakat bunun yerine onun camını kırarak sonuçlandı ve Mary'nin babası polisi aradı.
- Tom threw rocks at Mary's window in the middle of the night to get her attention, but he ended up breaking her window instead and Mary's father called the cops.
Bunun yerine okyanusa bakan bir oda istiyorum.
- I'd like a room facing the ocean instead.
Bir sandalye yerine lütfen bu ahşap kutuyu kullan.
- Please use this wooden box in place of a chair.
Patronunun yerine toplantıya katıldı.
- He attended the meeting in place of his boss.
Televizyon seyretmek yerine, dışarıya çıkıp biraz temiz hava al.
- Go out and breathe some fresh air instead of watching TV.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
- You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
Tom senin son söze sahip olduğunu söyledi.
- Tom said you have the final say.
Ne yazık ki, Tom bununla ilgili son sözü söyleyen kişi değil.
- Unfortunately, Tom isn't the one who has the final say on this.
Ben onun hakkında size bildirmek istedim ama Tom bir şey söylemememi söyledi.
- I wanted to let you know about that, but Tom told me not to say anything.
He walked to school instead of taking the car.
Rather than cutting down on cigarettes, why don't you just give them up?
- Instead of cutting down on cigarettes, why don't you just give them up?
I was going to go shopping, but I went dancing instead.
... We are getting, instead of reportage and fact, we're ...
... together at once, do one test instead of having the patient run around with 10 tests. Let's ...