Yıldırım neredeyse anlıktır.
- Lightning is nearly instantaneous.
Anlık şehriyeler üniversite öğrencileri arasında temel bir yemektir.
- Instant noodles are a staple among college students.
Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.
- Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.
Derhal sorunla ilgilenmeliyiz.
- We must deal with the problem instantly.
Tom bir kase çabuk hazırlanan erişte yedi.
- Tom ate a bowl of instant noodles.
Tom söylediğine hemen pişman oldu.
- Tom instantly regretted what he said.
Ondan hemen etkilendim.
- I was instantly attracted to her.
Jet uçağı anında havalanır.
- The jet plane took off in an instant.
Bilmiyorum. Bunun hepsi anında oldu.
- I don't know. It all happened in an instant.
Tom anında tepki gösterdi.
- Tom reacted instantly.
Tom anında yanıtladı.
- Tom responded instantly.
Derhal sorunla ilgilenmeliyiz.
- We must deal with the problem instantly.
O neredeyse aniden öldü.
- He died almost instantly.
Her iki adam da aniden öldü.
- Both men died instantly.
O neredeyse aniden öldü.
- He died almost instantly.
Her iki adam da aniden öldü.
- Both men died instantly.
Kız annesini görür görmez birden ağlamaya başladı.
- Instantly the girl saw her mother, she burst out crying.
He left the room for his relinquished sword, / And Julia instant to the closet flew.
Many instant messengers use all lower case letters, abbreviations, and smiley faces or other emoticons.
... all the energy that has ever existed created in an instant. ...
... If you just take something as simple as instant messaging, ...