Televizyon bilgi vermek için çok önemli bir araçtır.
- Television is a very important medium for giving information.
Onlara bildirmek zorunda olacağım.
- I will have to inform them.
Kendimi bilgilendirmek için gazete okurum.
- I read the newspaper to keep myself informed.
Kararımla ilgili onu bilgilendirmek için yazdım.
- I wrote to inform him of my decision.
Bu, sizi adres değişikliğimden haberdar etmek için. Lütfen posta listenizi güncelleyiniz.
- This is to inform you of my address change. Please update your mailing list.
Tom Mary'ye herhangi bir bilgi vermeyi reddetti.
- Tom refused to give Mary any information.
Eski arkadaşım bana yazdı, yurt dışından dönüşü ile ilgili bilgi verdi.
- My old friend wrote to me, informing me of his return from abroad.
Bu konuyla ilgili alabildiğin tüm bilgiyi bana getir.
- Get me all the information you can on this matter.
Renk koordinasyonu ile ilgili Kelly'nin raporunda sunulan bilginin alternatif bir teori oluşturmada faydalı olacağı anlaşilmaktadır.
- The information presented in Kelly's paper on color coordination is seen to be of use in building up an alternative theory.
Neden haberdar değildim?
- Why was I not informed?
Gidişinden beni haberdar etti.
- She informed me of her departure.
Polis bir muhbirden bir ipucu aldı.
- The police got a tip from an informant.
Tom FBI için bir muhbir.
- Tom is an informant for the FBI.
Bu program sizin bilgili kalmanızı sağlar.
- This programme allows you to stay informed.
Bizi bilgili tuttuğun için teşekkürler.
- Thanks for keeping us informed.
Tom John'un bir polis muhbiri olduğunu öğrendi.
- Tom found out that John was a police informer.
Muhbirin kimliği gizli kalmak zorundadır.
- The informer's identity has to remain secret.
Birazcık bilgi edinmemin dışında hiçbir şey olmadı.
- Nothing happened except that I obtained a tiny bit of information.
Sami o konuda daha fazla bilgi edinmek için İnternet'i taradı.
- Sami scoured the Internet to find more information about that.
Danışma masası nerede?
- Where is the information counter?
Turizm danışma bürosu nerede?
- Where is the tourist information office?
Tom istihbaratın kaynağını kimseye ifşa etmeyeceğine ant içti.
- Tom promised not to divulge the source of the information to anyone.
Facebook'a üye olursanız, bilgileriniz istihbarat örgütlerine gönderilecektir.
- If you sign up to Facebook, your information will be sent to intelligence agencies.
Tom için biraz haberim var.
- I have some information for Tom.
Elektronik haber medya temel bilgi kaynağımızdır.
- Electronic news media is our primary source of information.
Kararımla ilgili onu bilgilendirmek için yazdım.
- I wrote to inform him of my decision.
Yeterince malumatımız yok.
- We don't have enough information.
Bilgi için nereye gideceğini ya da kime soracağını biliyor musun?
- Do you know where to go or who to ask for information?
John bilişim sistemlerinde eğitim aldı ama bilgisayarlarla çalışmaz.
- John was trained in information systems, but he doesn't work with computers.
Kendimi bilgilendirmek için gazete okurum.
- I read the newspaper to keep myself informed.
O, plandaki değişiklikler hakkında beni bilgilendirdi.
- He informed me about the changes in the plan.
John bilişim sistemlerinde eğitim aldı ama bilgisayarlarla çalışmaz.
- John was trained in information systems, but he doesn't work with computers.
İspiyoncu hakkında herhangi bir bilgi ifşa edemem.
- I cannot disclose any information about the informant.
Yeryüzüne ilk çıkışından beri, insan oğlu bilgi topladı ve faydalı fikirleri diğer insanlara bildirme girişiminde bulundu.
- Since their first appearance on earth, men have gathered information and have attempted to pass useful ideas to other men.
His sense of religion informs everything he writes.
For your information, I did this because I wanted to.
And as you can see in this slide, we then take the raw data and convert it into information.
I need some more information about this issue.
after Nilus invndation, / Infinite shapes of creatures men do fynd, / Informed in the mud, on which the Sunne hath shynd.
... We help the public inform themselves. ...
... inform you about your bootloader, and thus, your operating system, and thus, the processes ...