Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.
- That was probably what influenced their decision.
Ülkesinin üstünde büyük etkisi var.
- He has a great influence on his country.
Onun ülkesinde büyük nüfuzu var.
- He has great influence in his country.
Seni etkilememe izin verme.
- Don't let me influence you.
Neden onu etkilemek için çalışmalılar?
- Why should they try to influence him?
Neden onu etkilemek için çalışmalılar?
- Why should they try to influence him?
Sanırım birlikte yaşamamız alışkanlıklarını etkiledi.
- I think that our living together has influenced your habits.
O tür tapınak bütün Orta Doğuyu, özellikle Mısır'ı etkiledi.
- That type of temple influenced all of the Middle East, mainly Egypt.
I have absolutely no influence over him.
... listening to music that was heavily influenced by african music miami ...