Onların davranışları utandırıcıydı.
- Their behavior was disgraceful.
Yalan söylediğini söylediğimde o öfkeliydi.
- She was indignant when I said she was lying.
Mike öfkeli bir görüntü takındı.
- Mike wore an indignant look.
Benimle böyle konuşmaya nasıl cesaret edersin? o kızgınlıkla söyledi.
- How dare you talk like that to me? he sputtered with indignation.
Tom'un yaptığı utanç vericiydi.
- What Tom did was disgraceful.
Bunun utanç verici olduğunu düşünüyorum.
- I think it's disgraceful.
Senin davranışın yüz kızartıcıydı.
- Your behavior was disgraceful.
Tom kızgın görünüyordu.
- Tom looked indignant.
Onun elbisesi çok uygunsuzdu.
- Her dress was very unbecoming.