increase

listen to the pronunciation of increase
İngilizce - Türkçe
artmak

Dünyada mülteci sayısı giderek artmaktadır. - The number of refugees in the world increases steadily.

Arabaların sayısı artmakta. - The number of cars is on the increase.

çoğalmak
arttırmak

Fiyatı arttırmak isterim. - I would like to increase the price.

Şirket kâr payını arttırmak için ucuz iş gücü kullanıyor. - This company uses cheap labor to increase its profit margins.

artırmak

Bu, pazar payımızı artırmak için büyük bir fırsat. - This is a great opportunity to increase our market share.

Ülkenin yaşlanan nüfusunu telafi etmek için, hükümet doğum ve göç oranlarını önemli ölçüde artırmak için adımlar atmaya karar verdi. - In order to compensate for the country's aging population, the government has decided to take steps to significantly increase birth and immigration rates.

çoğaltmak
{i} artma

Arabaların sayısı artmakta. - The number of cars is on the increase.

Trafik kazalarının sayısı artmaktadır. - There has been an increase in the number of traffic accidents.

artış

İşsizlikteki bu artış, durgunluğun bir sonucudur. - This increase in unemployment is a consequence of the recession.

Nüfusta sürekli bir artış vardı. - There was a steady increase in population.

{f} yükseltmek

Kârlarımızı yükseltmek için ne yapabiliriz? - What can we do to increase our profits?

gelişme göstermek
{i} üreme
Arttır / çoğalt
{f} arttır

Fransız parfümleri üzerindeki vergiler, ABD'de arttırılmıştır. - Taxes on French perfumes have been increased in the United States.

Onlar Tom'un dozajını arttırdılar. - They've increased Tom's dosage.

yükseliş

Günümüzde Avrupa ülkelerinin çoğunluğu sosyal demokratlar tarafından yönetilir ama aşırı sağda gözle görülür bir yükseliş var. - Nowadays, the majority of European countries is ruled by social democrats, but there is a noticeable increase of right-wing extremism.

İthalatın ani yükselişine şaşırdık. - We were surprised by a sudden increase in imports.

{i} yavrulama
{i} yükselme

Dünya nüfusu yükselme eğilimindedir. - The world's population tends to increase.

geliştirmek
artışa geçmek
artış göstermek
(Bilgisayar) çoğalt
kabarmak
fazlalaşmak
artış sağlamak
sayısı artmak

Arabaların sayısı artmakta. - The number of cars is on the increase.

Trafik kazalarının sayısı artmaktadır. - There has been an increase in the number of traffic accidents.

çoklaşmak
zam

Zaman geçerken bilgelik artar. - As time passes, wisdom increases.

Son zamanlarda, Japonya'da çalışan ya da okuyan yabancıların sayısı arttı. - Recently, the number of foreigners working or studying in Japan has increased.

tırmanmak
yükselmek
artmak,çoğalmak yükselmek
{f} arttir
{f} artır

Gelecek ay kirayı artıracağız. - We will increase the rent next month.

O, maaşının artırılmasını talep etti. - He demanded that his salary be increased.

hasllât
on the increase gittikçe artmakta
{i} çoğaltma
art/artır
döl
increasinglygittikçe art
{f} üremek
{f} zam yapmak
{f} büyümek, gelişmek; verimli olmak; büyütmek, geliştirmek
artım
meydan almak
arttıran
büyümek
büyüme

Fiyat artışları reel ve nominal büyüme oranları arasındaki farkı açıklar. - Price increases explain the difference between the real and nominal growth rates.

çoğalma
increased
artmış

Yaşamanın maliyeti şiddetle artmıştır. - The cost of living has increased drastically.

Aile serveti bir hayli artmıştır. - The family fortune has increased a great deal.

increasing
{s} çoğalan
increasing
artan

Artan bir şekilde yardımına ihtiyacım var. - I increasingly need your help.

Leyla'nın giderek artan orandaki garip davranışları onun anne ve babasını çok endişelendiriyordu. - Layla's increasingly odd behavior worried her parents a lot.

increase (in price)
bindirim
increase by
artırma
increase in price
fiyat artışı
increase in value
değeri artmak
increase in value
değerlenmek
increase indent
(Bilgisayar) girintiyi artır
increase the price
pahalandırmak
increase in length
boy uzaması
increase in size
büyüme
increase in volume
hacim büyümesi
increase in wages
vergin artışı
increase of capital
sermaye artışı
increase of value
değer artışı
increase by a factor of three
üç oranında artış
increase by a large amount
büyük miktarda artış
increase by working
çalışarak artış
increase housing
artış konut
increase in
'da artış
increase in density
yoğunluğundaki artış
increase in height; elevation; rise
yükseklik artış; yükseklik; artış
increase in weight
ağırlık artışı
increase of
artış
increase of stock
stokunun artış
increase so.'s pace
artış çok. 'ayak s
increase the amplitude
genlik artışı
increase the force of an assault
bir saldırı gücü artırmak
increase the speed
hızını artırmak
increase to
artırmak için
increase, enlarge
artış, Ayrıntı
increase, enlarge, add to, augment
artış, büyütmek, çoğaltmak ekle
increase, enlarge, augment
artış, büyütmek çoğaltmak
increase, growth, expansion
artış, büyüme, genişleme
increase, intensification
artış, yoğunlaştırma
increase, proliferate
artış, prolifere
increase a lot
daha fazla artmak
increase considerably
önemli oranda artmak
increase decimal
(Bilgisayar) ondalık artır
increase dramatically
önemli oranda artmak
increase duty
(Ticaret) artan gümrük resmi
increase efficiency
verimi arttırmak
increase enormously
önemli oranda artmak
increase font size
(Bilgisayar) yazıtipi boyutunu büyüt
increase font size
(Bilgisayar) yazıtipi boyutunu artır
increase in cash
(Ticaret) nakit artışı
increase in demand
(Ticaret) talep eğrisinde kayma
increase in intensity
yoğunluğunu artırmak
increase in load
yükteki artma
increase in load
yük artması
increase in number
sayısal olarak artmak
increase in numbers
üremek
increase in pay
(Ticaret) ücret artışı
increase in pressure
basınç artımı
increase in pressure
basınç yükselmesi
increase in supply
(Ticaret) arz eğrisinde kayma
increase in supply
(Ticaret) arz artışı
increase in volume
hacim artması
increase in volume
hacimce büyüme
increase magrin
(Ticaret) artırım payı
increase much
daha fazla artmak
increase numerically
sayısal olarak artmak
increase of assets
(Ticaret) aktif artışı
increase of capital
(Ticaret) sermayenin çoğaltılması
increase of capital
(Ticaret) sermayenin yükseltilmesi
increase of pressure
basıncın artması
increase of pressure
basınç artışı
increase of pressure
basıncın yükselmesi
increase of prices
fiyatların yükselmesi
increase of prices
fiyatların tırmanması
increase of strain
deformasyon artması
increase of stress
gerilme artımı
increase of taxation
(Ticaret) vergi artışı
increase of tension
voltaj yükselmesi
increase of tension
gerilimin yükselmesi
increase of wealth
servet artışı
increase one's salary
maaşını arttırmak
increase one's salary
maaşına zam yapmak
increase one's speed
hızını arttırmak
increase share
pay artırmak
increase the capital
sermayeyi arttırmak
increase the cost
maliyeti artırmak
increase the cost
maliyet arttırmak
increase the cost
maliyeti yükseltmek
increase the cost
maliyet artırmak
increase the cycle
devri yükseltmek
increase the number
sayıyı artırmak
increase the point size
Puntoyu büyült
increase the speed
hız arttırmak
increase the tempo
tempoyu artırmak
intrinsic rate of increase
(Denizbilim) içsel artış oranı
increasingly
gitgide artarak
on the increase
artış halinde
salary increase
maaş zammı
wage increase
maaş zammı
employment increase
(Ticaret) istihdam artışı
enormous increase
aşırı yükselme
enormous increase
aşırı yükseliş
extreme increase
aşırı yükselme
extreme increase
aşırı yükseliş
increased
yükseltilmiş
increased
arttırılmış

Fransız parfümleri üzerindeki vergiler, ABD'de arttırılmıştır. - Taxes on French perfumes have been increased in the United States.

increasing
artırıcı
increasing
yükseltme
increasing
artağan
increasing
(Kimya) artma

Yurt dışına çıkan Japon sayısı yıldan yıla artmaktadır. - The number of Japanese going overseas has been increasing year by year.

Cinayetlerin sayısı Japonya gibi bir ülkede bile artmaktadır. - The number of murders is increasing even in a country like Japan.

increasingly
çoğalarak
increasingly
gitgide

Tom arkadaş çevresinden gitgide soyutlanmıştı. - Tom was increasingly isolated of his circle of friends.

increasingly
giderek artan bir şekilde
increasingly
artan oranda
increasingly
artan biçimde
performance increase
performans artışı
population increase
nüfusun artması
reflect the price increase
zammı yansıtmak
wage increase
maaş artışı
capital increase
sermaye artırımı
increased
{f} arttır

İş gücümüzü arttırdık. - We've increased our manpower.

Fransız parfümleri üzerindeki vergiler, ABD'de arttırılmıştır. - Taxes on French perfumes have been increased in the United States.

increasing
{i} artış
increasing
{f} art

O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir. - It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.

Öğrenim yapmak için yurtdışına giden öğrenci sayısı her yıl artmaktadır. - The number of students going abroad to study is increasing each year.

increasingly
gittikçe

Tom FBI tarafından manipüle edildiğinin gittikçe farkına vardı. - Tom became increasingly aware that he was being manipulated by the FBI.

Çıplak yoga gittikçe daha popüler hale geliyor. - Naked yoga is becoming increasingly popular.

increasingly
giderek daha çok

O, giderek daha çok kaygılanıyordu. - He was getting increasingly anxious.

tax increase
vergi artışı
temperature increase
sıcaklık artışı
a increase
a artmak
an increase
artış
be on the increase
artış olmak
become abundant; increase rapidly
bol olur; artış hızla
increaser
arttırıcı
increases
artırır
increasing
artarak
parallel increase
paralel artışlar
rate of increase
artış oranı
rise in prices, increase in costs
fiyatlarındaki artış, maliyetlerin artması
salary increase
maaş artışı
ıncrease
artış
increasing
{i} artırma

Ne yazık ki kavşaklardaki trafik sinyallerinin sayısını artırmak trafik kazalarının sayısın azaltmaya yardımcı olmadı. - Unfortunately, increasing the number of traffic signals at intersections didn't help decrease the number of traffic accidents.

increasing
(isim) artırma
increasing
(sıfat) çoğalan
increasingly
artan bir şekilde

Artan bir şekilde yardımına ihtiyacım var. - I increasingly need your help.

increasingly
giderek

Modern finans giderek karmaşık ve sofistike hale geliyor. - Modern finance is becoming increasingly complicated and sophisticated.

O, giderek daha çok kaygılanıyordu. - He was getting increasingly anxious.

increasingly
z. gittikçe artarak: become increasingly difficult gittikçe zorlaşmak
İngilizce - İngilizce
For a quantity, the act or process of becoming larger
An amount by which a quantity is increased
to become larger
To make (a quantity) larger
{i} growth, expansion; addition; enlargement; escalation; reproduction
a change resulting in an increase; "the increase is scheduled for next month"
If something increases or you increase it, it becomes greater in number, level, or amount. The population continues to increase Japan's industrial output increased by 2% The company has increased the price of its cars decrease
If something is on the increase, it is happening more often or becoming greater in number or intensity. Crime is on the increase. if you increase something, or if it increases, it becomes bigger in amount, number, or degree   decrease, reduce reduce (encreistre, from increscere, from crescere )
{f} enlarge, add to, augment; multiply; raise, heighten, intensify
aumentar
to add to; to extend; to lengthen; to enhance; to aggravate; as, to increase one's possessions, influence
make bigger or more; "The boss finally increased her salary"; "The university increased the number of students it admitted"
The period of increasing light, or luminous phase; the waxing; said of the moon
Addition or enlargement in size, extent, quantity, number, intensity, value, substance, etc
Generation
To multiply a quantity of stock seed through a generation of production
augmentation; growth
Any children that an individual may have in the future
new plants which begin as white waxy looking pointed buds on the sides of the rhizome (sometimes known in some regions as toes) Increases provide an exact clone of the original mother plant
Progeny; issue; offspring
the act of increasing something; "he gave me an increase in salary" the amount by which something increases; "they proposed an increase of 15 percent in the fare" a change resulting in an increase; "the increase is scheduled for next month" a process of becoming larger or longer or more numerous or more important; "the increase in unemployment"; "the growth of population" make bigger or more; "The boss finally increased her salary"; "The university increased the number of students it admitted" become bigger or greater in amount; "The amount of work increased
the act of increasing something; "he gave me an increase in salary"
That which is added to the original stock by augmentation or growth; produce; profit; interest
the amount by which something increases; "they proposed an increase of 15 percent in the fare"
To multiply by the production of young; to be fertile, fruitful, or prolific
To become more nearly full; to show more of the surface; to wax; as, the moon increases
To augment or make greater in bulk, quantity, extent, value, or amount, etc
to be more or have more -- "What was her increase in acting roles?" (184)
In insurance, an accounting term meaning a surplus of new business and renewals after subtracting the chargeable lapses
a quantity that is added; "there was an addition to property taxes this year"; "they recorded the cattle's gain in weight over a period of weeks"
If there is an increase in the number, level, or amount of something, it becomes greater. a sharp increase in productivity = rise decrease
become bigger or greater in amount; "The amount of work increased"
become bigger or greater in amount; "The amount of work increased
a process of becoming larger or longer or more numerous or more important; "the increase in unemployment"; "the growth of population"
To become greater or more in size, quantity, number, degree, value, intensity, power, authority, reputation, wealth; to grow; to augment; to advance; opposed to decrease
inc
increasement
increase amount of loan guarantees
enlarge the total surety placed for a loan
increase housing
enlarge housing options
increase in unemployment
rise in the rate of people unable to find work
increase of index rate
increase of the rate of inflation
increase of quotas
raising the required amount; raising the permitted maximum
increase one's efforts
work harder, try harder
increase one's pace
move faster
increase reparations
increase the total of compensation, increase damage payments
increasable
Pertaining to something that can be increased
increasingly
increasing in amount or intensity
ıncrease
{v} to grow, make more or greater, raise
ıncrease
{n} an augmentation, addition, produce
An increase
increasement
increasable
{s} may be enlarged; may be added to; may be increased
increasable
Capable of being increased
increased
{s} enlarged, added to; raised, heightened, intensified; multiplied
increased
past of increase
increased
made greater in size or amount or degree
increaser
{i} person or thing which makes greater, person or thing which causes something to grow
increaser
One who, or that, increases
increases
third-person singular of increase
increases
plural of increase
increasing
present participle of increase
increasing
{i} enlarging, expanding, growing
increasing
{s} becoming greater, expanding, growing
increasing
becoming greater or larger; "increasing prices"
increasingly
advancing in amount or intensity; "she became increasingly depressed"
increasingly
You can use increasingly to indicate that a situation or quality is becoming greater in intensity or more common. He was finding it increasingly difficult to make decisions Increasingly, their goals have become more radical. more and more all the time
increasingly
advancing in amount or intensity; "she became increasingly depressed
increasingly
More and more

I need your help more and more. - I increasingly need your help.

increasingly
to an increasing degree, more and more
Türkçe - İngilizce

increase teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

increase of productivity
verimliliği arttırma
increase