O eksik olarak oluşan kalp kapağı ile doğdu.
- He was born with an incompletely formed heart valve.
Yol tarifi eksik görünüyor.
- The directions seem incomplete.
Salata; zeytinyağı, kızarmış ekmek parçaları ve fındık olmadan eksiktir.
- The salad is incomplete without olive oil, croutons and nuts.
O tamamlanmamış bir cümle.
- That is an incomplete sentence.
Salata; zeytinyağı, kruton ve fındık olmadan tamamlanmamıştır.
- The salad is incomplete without olive oil, croutons and nuts.