O tembel olmaya eğimlidir.
- He is inclined to be lazy.
Tom ayrıntılara girmek için eğilimli görünmüyordu ve ben zaten bütün detayları gerçekten bilmiyordum.
- Tom didn't seem inclined to elaborate and I didn't really want to know all the details anyway.
Onu harfi harfine almayın. O abartma eğilimindedir.
- Don't take it literally. He is inclined to exaggerate.
Sana katılmaya meyilliyim.
- I'm inclined to agree with you.
Onlara katılmaya meyilliyim.
- I'm inclined to agree with them.
Tom'a inanmaya eğilimliyim.
- I'm inclined to believe Tom.
O, kızmaya eğilimlidir.
- He is inclined to get mad.
O tembel olmaya eğimlidir.
- He is inclined to be lazy.
Onlara katılmaya meyilliyim.
- I'm inclined to agree with them.
Onunla aynı fikirde olmaya meyilli hissediyorum.
- I feel inclined to agree with her.
Tom tembel olmaya yatkın.
- Tom is inclined to be lazy.
Sana katılmaya meyilliyim.
- I'm inclined to agree with you.
Onlara katılmaya meyilliyim.
- I'm inclined to agree with them.
O, kızmaya eğilimlidir.
- He is inclined to get mad.
Tom ayrıntılara girmek için eğilimli görünmüyordu ve ben zaten bütün detayları gerçekten bilmiyordum.
- Tom didn't seem inclined to elaborate and I didn't really want to know all the details anyway.
Over the centuries the wind made the walls of the farmhouse incline.
I'm inclined to give up smoking after hearing of the risks to my health.
The people following the coffin inclined their heads in grief.
To reach the building, we had to climb a steep incline.