incitmeyen

listen to the pronunciation of incitmeyen
Türkçe - İngilizce
inoffensive
innocuous
incit
mortify
incit
{f} aggrieved
incit
{f} mortifying
incit
offend

I didn't mean to offend you. - Seni incitmek istemedim.

Did I do something to offend you? - Seni incitecek bir şey mi yaptım?

incit
{f} mortified
incit
{f} offended

He apologized for having offended her. - Onu incittiği için özür diledi.

I apologize if I offended you. - Seni incittiysem özür dilerim.

incit
aggrieve
incit
{f} injured

My grandma injured her leg in a fall. - Büyükannem bacağını bir düşüşte incitti.

Tom injured himself at work today. - Tom bugün çalışırken kendini incitti.

incit
injure

My grandma injured her leg in a fall. - Büyükannem bacağını bir düşüşte incitti.

She injured herself while dancing. - Dans ederken kendini incitti.

incit
(Biyoloji) hurt

He hurt his arm lifting so much weight. - Çok fazla ağırlık kaldırırken kolunu incitti.

He hurt himself when he fell. - O, düştüğünde kendisini incitti.

incitmeyen