If you want to be credible, tell people only what they believe.
- İnandırıcı olmak istiyorsan insanlara sadece inandıkları şeyleri söyle.
I wasn't persuasive enough.
- Yeterince inandırıcı değildim.
That wasn't very convincing, was it?
- O çok inandırıcı değildi, değil mi?
Tom's explanation sounded convincing.
- Tom'un açıklaması inandırıcı geldi.
The author described the murder case vividly.
- Yazar cinayet davasını inandırıcı biçimde açıkladı.
It's a plausible story.
- O, inandırıcı bir hikayedir.
The Allies made a very unconvincing attempt to help the Russians.
- Müttefikler Ruslara yardımcı olmak için çok inandırıcı olmayan bir girişimde bulundular.