in the habit of

listen to the pronunciation of in the habit of
İngilizce - Türkçe
alışkanlık olarak
used to
alışkın olmak
used to
öğür
used to
-ardı
used to
alışık olmak
be in the habit of
alışkanlığında olmak
used to
yapardı

O nehir boyunca sık sık yürüyüş yapardım. - I used to often take walks along that river.

Bir üniversite öğrencisi iken öyle yapardın. - You used to do so when you were a university student.

used to
kullan

Twitter'ı kullanırdım, fakat sonra onu sıkıcı biraz buldum, bu yüzden onu kullanmayı durdurdum. - I used to use Twitter, but then found it a bit boring, so I stopped using it.

O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir. - It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.

used to
ederdi

Robert hafta sonlarında dükkânda babasına yardım ederdi. - Robert used to help his father in the store on weekends.

Mary, Tom'la evlenmeyi hayal ederdi. - Mary used to dream about marrying Tom.

used to
geçmiş zamanda yapılan
used to
alışık

Bu ısıya alışık değilim. - I'm not used to this heat.

Askerler tehlikeye alışıktırlar. - Soldiers are used to danger.

used to
alışkın

O uzun mesafe yürümeye alışkın. - He is used to walking long distances.

Erken kalkmaya alışkınım. - I'm used to getting up early.

İngilizce - İngilizce
used to
in the habit of

    Heceleme

    in the hab·it of

    Türkçe nasıl söylenir

    în dhi häbıt ıv

    Telaffuz

    /ən ᴛʜē ˈhabət əv/ /ɪn ðiː ˈhæbət əv/