in the future as now and before

listen to the pronunciation of in the future as now and before
İngilizce - Türkçe

in the future as now and before teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

in the future
ileride

İleride bir TV sunucusu olmak istiyorum. - I want to become a TV announcer in the future.

İleride polis olmak istiyor. - He wants to be a policeman in the future.

still
hareketsiz

Tamamen hareketsiz dur. - Stay absolutely still.

Tom nasıl hareketsiz oturacağını bilmiyor. - Tom doesn't know how to sit still.

still
hâlâ

Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü ₣ idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır. - France's currency was the franc, and its symbol was ₣. While it is no longer used in France, francs are still in use in some former French colonies such as Guinea.

Binlerce insan Bhopal Gaz Trajedisi'nde hayatlarını kaybetti ve bugün bile yüzlerce, hatta binlerce insan hâlâ zehirli gazın kötü etkilerinden muzdariptir. - Thousands of people lost their lives in the Bhopal Gas Tragedy, and even today hundreds of thousands of people still suffer from the ill-effects of the poisonous gas.

still
buna rağmen

Çok hatası var. Buna rağmen onu severim. - She has a lot of faults. Still, I like her.

Buna rağmen, bizim hâlâ ağrıların beyin işlemleri tarafından tam olarak nasıl neden olduğu hakkında bilimsel bir açıklamaya ihtiyacımız var. - All the same, we still need a scientific account of how exactly pains are caused by brain processes.

still
{i} içki fabrikası
still
{i} sükunet
still
{f} sakinleşmek
still
(İnşaat) durgun, duran, hala
still
durgunlaşmak
still
amma
still
damıtma aygıtı
still
akıntısız
in the future
gelecekte

Gelecekte bir pilot olmak istiyorum. - I want to be a pilot in the future.

Kimse gelecekte ne olacağını söyleyemez. - No one can tell what'll happen in the future.

still
durgun,fa.hala: adj.hareketsiz
still
sessizlik
still
{s} köpüksüz (şarap)
still
{s} rüzgârsız; esintisiz
still
bağ. bununla beraber, bununla birlikte: I'm sorry about this. Still, I'm sure that in the end it's for the best. Üzgünüm. Bununla beraber
still
daima
still
(sıfat) durgun, hareketsiz, sakin, sessiz, köpüksüz
still
{s} köpüksüz
İngilizce - İngilizce
still
in the future
in the time to come
in the future as now and before

    Heceleme

    in the fu·ture as now and be·fore

    Türkçe nasıl söylenir

    în dhi fyuçır äz nau ınd bîfôr

    Telaffuz

    /ən ᴛʜē ˈfyo͞oʧər ˈaz ˈnou ənd bəˈfôr/ /ɪn ðiː ˈfjuːʧɜr ˈæz ˈnaʊ ənd bɪˈfɔːr/